1984 OKYANUSYA…

1984 Okyanusya

“Savaş barıştır, özgürlük köleliktir, cahillik güçtür!”

20. yüzyıl edebiyatının en büyük isimlerinde biri olan George Orwell, II. Dünya Savaşından sonra yazıp yayımladığı (1934-1948) “1984” adlı satış rekorları kıran romanında, dünyanın gelecekte yaşayabileceği büyük bir tehlikeyi; tarihin en büyük totaliter/baskıcı devletini (Okyanusya’yı) anlatmıştır. İnsanları en özel alanlarına kadar kuşatıp kontrol eden, beyinleri yıkayan, hafızaları silen, bilinçleri dönüştüren bir diktatörlüktür Okyanusya…

Bu boyutta baskıcı bir düzenin kurulması için sadece ”bugünü” kontrol etmenin yetmeyeceğini düşünen Okyanusya İktidarı “dünü” de kontrol etmeye çalışmıştır. Mantık şudur:

“Geçmişi denetim altında tutan, geleceği de denetim altında tutar; şimdiyi denetim altında tutan, geçmişi de denetim altında tutar”

Okyanusya’da bir “Gerçek Bakanlığı” vardır. Görevi, bir taraftan “iktidarın gerçekleri” dışındaki tüm gerçekleri yok etmek, diğer taraftan, iktidarın işine yarayacak “ yeni gerçekler” üretmektir.

“Geçmişin hangi bölümünün korunacağı, hangi bölümünün çarpıtılacağı, hangi bölümünün tümden silinip ortadan kaldırılacağını belirleyen politikaları saptayan kimliği belirsiz beyinler vardır”

Orwell Okyanusya’da, iktidarın işine yarayacak biçimde geçmişi yeniden yazan bir “Kurmaca Dairesi”nden söz etmektedir. “Örneğin, partinin tarih kitaplarında ileri sürüldüğü gibi uçakları partinin icat ettiği doğru değildi. Winston daha küçük bir çocukken bile uçakların var olduğunu anımsıyordu, ama hiçbir şeyi kanıtlamak mümkün değildi. Ortada hiçbir kanıt yoktu” Ancak zamanla partinin uydurduğu bu “yalan tarih” gerçek zannedilmeye başlanacaktır.

İktidar dünü silerek, bugünü meşrulaştırmayı amaçlamıştır. Çünkü dün bilinmeyince veya yanlış bilinince, bugün çok kötü de olsa, dünle sağlıklı bir karşılaştırma yapılamadığından, bugün “çok iyi” diye pazarlanabilecektir.

Okyanusya’nın yeni tarih kitaplarında bütün bilgiler gerçekdışıdır; iktidarın uydurma tarihidir. Önemli gerçeklerin tamamı belleklerden silindiği için insanlar, Orwell’in deyişiyle:

“küçük nesneleri görebilen, ancak büyük nesneleri göremeyen karıncalara” benzemiştir.

“Bellekler şaşıp kayıtlar çarpıtılınca da, partinin yaşam koşullarını iyileştirdiği yolundaki savını kabullenmekten başka çare kalmıyordu, çünkü bu savın sığınacağı hiçbir ölçüt yoktu ve hiçbir zaman da olmayacaktı”

“Gerçeklik Denetimi”  veya “Çiftedüşün Yöntemi”

İktidar, bir yandan ustaca uydurulmuş yalanlar söylerken bir yandan da tüm gerçeğin farkında olarak, çeliştiklerini bilerek ve her ikisine de inanarak birbirini çürüten iki görüşü aynı anda savunmuştur. Orwell bu durumu, ”Mantığa karşı mantığı kullanmak, ahlaka sahip çıktığını söylerken ahlakı yadsımak, hem demokrasinin olanaksızlığına hem de partinin demokrasisinin koruyucusu olduğuna inanmak; unutulması gerekeni unutmak, gerekli olur olmaz yeniden anımsamak, sonra birden yeniden unutuvermek. (…) bilinçli bir biçimde bilinçsizliği özendirmek…”diye açıklamıştır.

Orwell, ABD’de bir sendikacıya yazdığı mektupta:

“Kitapta anlattığım toplumun bir gün mutlaka gerçek olacağına inandığımı söyleyemesem de, ona benzer bir toplumun gerçek olabileceğine inandığımı söyleyebilirim “ demiştir.(1)

Orwell, maalesef yanılmamıştır!

Çok uzaklara gitmeye gerek yok! Üzülerek söylüyorum! Bugün Türkiye’de, Orwell’in “1984” romanında anlattığı topluma benzer bir toplum yaratılmak üzeredir!

Ne tesadüftür ki;

Türkiye 12 Eylül 1980 darbesinden itibaren, özgürlüklerin tamamen kısıtlandığı, ağır aksak işleyen demokrasinin her geçen gün baltalandığı ve en önemlisi de yüzyılın başında bir bağımsızlık ve uygarlık savaşıyla kurulan “Atatürk Cumhuriyeti”nin acımasızca altının oyulduğu “Amerikancı-dinci” bir düzene doğru evirilmiştir.

AKP İktidarı da tıpkı Okyanusya iktidarı gibi geçmişi, tarihi silip ideolojicisine uygun bir kurgusal tarih yazmaktadır. AKP, “resmi tarihle yüzleşme” kılıfı altında Atatürk’ü ve onu kurduğu Cumhuriyeti hafızalardan silmek istemektedir. Gerçek tarihi çarpıtıp, silip yerine yeni bir tarih yazmak için AKP iktidar da tıpkı Okyanusya İktidarı gibi özel birimler, daireler kurmuştur. Televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde, dergilerde ve kitaplarda, hatta son zamanlarda yavaş yavaş okullarda yeni yazılan Cumhuriyet Tarihi anlatılmaya başlanmıştır. AKP iktidarının yazdırıp öğretmeye çalıştığı bu yeni tarih, Okyanusya’daki “ SAVAŞ BARIŞTIR, ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR, CAHİLLİK GÜÇTÜR” sloganlarını akla getirmektedir. Çünkü bu yeni tarih, Atatürk’ü “hain”, “Şeyh Sait’i ise “kahraman” olarak konumlandıran “tersyüz”  bir tarihtir. AKP İktidarı, kendisinden önceki tarihi çarpıtıp, hatta silip yeniden yazarak, tıpkı Okyanusya İktidarı gibi “Geçmiş çok kötüydü! Geçmişte hiçbir şey yoktu! Her şeyi biz yaptık!” demiştir.

İlginçtir, AKP’nin bazı tarihi yalanları, Okyanusya’daki tarihi yalanlarla birebir aynıdır. Örneğin, Okyanusya İktidarı, gerçek tarihi silip yerine yazdığı yalan tarihte “İlk uçağı biz yaptık!” demiştir. Aynı şekilde AKP İktidarı da 2015 Seçip Kampanyasında “İlk uçak fabrikasını biz kurduk!”demiştir. Oysa Türkiye’de ilk uçak fabrikalarını 90 yıl önce Atatürk Cumhuriyeti kurmuştur.(2)

AKP İktidarı da tarihi silerken Okyanusya İktidarının “Gerçeklik Denetimi”  veya “Çiftedüşün Yöntemi” yöntemlerini kullanmaktadır. Eğer görevli Cumhuriyet düşmanlarını saymazsak, en çok bilgisiz ve bağnaz çevreler, Atatürk Cumhuriyetinden rahatsız oldukları için, AKP’nin gerçek tarihi çarpıtıp, silip yerine yeni bir tarih uydurmasına hiçbir tepki göstermedikleri gibi, kısa sürede “gerçek tarih” diye “kurmaca tarihe” inanmaya başlamışlardır. Çünkü bağnazlığın ve cehaletin doğal sonucu sorgulamadan inanmaktır.

  • Ancak AKP’nin tarihi silmesi ve yeniden yazması, 1984 Okyanusya’sı kadar kolay olmayacaktır.
  • Bilişim çağında belgeleri yok etmek mümkün olsa bile bazı belgeleri ve bilgileri mümkün olmayacaktır.
  • Sadece Türkiye’deki belgeleri yok etmek de işe yaramayacaktır.
  • Tüm dünyada Cumhuriyet Tarihimizle ve Atatürk’ümüzle ilgili belgeleri de yok etmek gerekecektir.
  • Bilgilerin evrenleşmesi ve kökleşmesi nedeniyle tarihsel gerçeği tamamen silmek veya tersyüz etmek mümkün olmayacaktır.

Kaynak: Sinan Meydan, Panzehir önsözünden

(1) A.g.e. s. 14 (Celal Üster’in önsözünden)

(2) Sinan Meydan,Akl-ı Kemal, Atatürk’ün Akıllı Projeleri

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑