GENÇLER GÖREV BAŞINA!..

Türk gençliği

“Ey Türk Gençliği!

Bundan 80 yıl önce sana şu mesajı bırakmıştım:

“Birinci görevin, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti’ni, sonsuza değin korumak ve savunmaktır. Varlığının ve geleceğinin biricik temeli budur. Bu temel, senin en değerli hazinendir. Gelecekte de, seni bu hazineden yoksun bırakmak isteyecek iç ve dış bedhahların olacaktır…  [Bu kişiler] dünyada benzeri olmayan bir yenginin sahibi olabilirler. Sevgili vatanın… bütün orduları dağıtılmış… Ülkenin her köşesi… İşgal edilmiş olabilir. [Daha da acısı] ülkenin içinde, iktidar sahipleri aymazlık, sapkınlık ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, kişisel çıkarlarını, istilacıların politik emelleriyle birleştirebilirler. Ulus, yokluk ve yoksulluk içinde harap ve bitkin düşmüş olabilir.

Ey Türk geleceğinin evladı!

İşte bu durum ve koşullar içinde bile görevin, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyeti’ni kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

Siz, genç arkadaşlar, yorulmadan beni izlemeye söz vermiştiniz. Bugün, ne hüsrandır ki size yeniden seslenme gereği duyuyorum.

Gençler, duyun beni: Türk Vatanı’nın bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığı yine tehlikede. Türkiye  ekonomik ve politik silahlarla yeniden işgal ediliyor. Yine iç ve dış düşmanların işbirliğiyle… Yurdumuzun ve ulusumuzun yazgısı umutsuzların, beceriksizlerin, zavallıların eline geçmiştir.

Gençler, görev başına!…

Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir. Ulu Görev sizi bekliyor. Ulu Görev şudur:

Vatan ve Ulus tehlikededir, kurtarılmalıdır. İkinci bir Müdafaa-i Hukuk, ikinci bir Millî Mücadele zamanıdır. Gençler, size sesleniyorum: Görev başına!…

Ulu Görev için önce düşünün:

Ülkenin içinde bulunduğu durum nedir?

Kurtuluş önerileri hangileridir?

Sizin tercih ve kararınız nedir?

Bu kararın gerektirdiği görev nedir?

Görev nasıl yerine getirilecektir?

Göreve atılırken, içinde bulunduğunuz durumu, karşılaşacağınız tehlikeleri, tutulacak yolu, göze alınacak özverileri, ulusa nasıl hizmet edileceğini çok iyi düşünün. Sonra, şu eylemlere girişin:

Yurt ölçeğinde örgütlenin, bilgi   akışını  başlatın. Halkı uyarmaya, aydınlatmaya

koyulun. Bir millî heyet  toplayın, aydınları aranıza çağırın. Önderinizi seçin. Kişisel çıkarlarınızı bir tarafa bırakın! Bir vatan ve millet ölüm-kalım savaşı verirken, kendi sonunu düşünmenin yeri var mıdır?

Kendinize güvenin. Unutmayın: Zafer “zafer benimdir” diyebilenindir;  başarı “başaracağım” diyerek başlamış olanındır. Atacağınız adımları tesadüflere değil, derin düşüncelere, ulusun örgütlenmiş gerçek gücüne dayandırın. Ulu Görev’inizi  açıkça belirtin. Araçlarınızı ortaya koyun: Ulusun gücüne inanın, ona dayanın. Bir kurul oluşturun. Gecikmeyin, zamanı iyi kullanın. Kararlı olun, kararlığınızı herkese gösterin. Görevinizi safhalara ayırın, her safhayı vaktinde uygulayın. Zararlı tutum ve görüşleri teşkilatınıza zarar vermeden önleyin. Kurtuluş yolunu, Vatan’ın ve Ulus’un bağrında arayın. Akıl, mantık ve zekâ ile hareket edin. Alçak gönüllü, uysal olun; karşınızdakine içtenlik aşılayın, sabırla çalışın. Görevinize neler engel olur, onları düşünün. Kaldırın onları, işiniz kendiliğinden yürür. Yalnızca sözle, yazıyla, gösterilerle büyük gayeler gerçekleştirilemez. Eylem gereklidir. Eylem de ancak milletin gücüne dayanırsa kurtarıcı olur.

Gençler, ben “ortak amaç, ortak çaba” diyerek başladım. Çare yüce gayeye doğru sarsılmaz bir dayanışmayla  yürümektir, dedim. Ulu Görev’e baş koyan yurtseverleri bir araya getirdim. Onlarla kenetlendim, onlarla işbirliği yaptım. Millî güçleri Ulu Görev üzerine odakladım. Ulu Görev’i tehlikeye sokacak hiçbir tartışmaya yer vermedim.

Dinleyin beni:

Başarı teşkilatlanmayla olur. Faaliyetlerinizi bir teşkilat adına yürütün. Teşkilat düşüncesini bütün ülkeye yayın. Ayrı teşkilatları birleştirin. Bir millî teşkilat kurun. Türk Vatanı ve Ulusu tükenmez bir hazinedir, en büyük korunağınızdır. Milletin yazgısına egemen bir millî irade, yine Anadolu’dan doğacaktır. Millete güven verin. O gücü arkanıza alın, onun vereceği yetkiyi elde edin. Kurtuluş, millî iradenin egemenliğindedir. Vatanın bütünlüğünü, Türk Milletinin bağımsızlığını, yine milletin azim ve kararı kurtarır. Bu temelden sapma yıkım getirir. Öyleyse görevinizi yaparken, yalnızca tek bir yerden destek alın: Türk milletinin sevgisinden  ve gücünden! Görevinizi her aşamasında halkla görüşün, onun ilgi ve sevgisinden, içtenliğinden güç ve esin alın. Bir “ulusal kurul” oluşturun. Bu kurul en etkili şekilde çalışmadıkça çabalarınız boşa gider. Ulusal Kurul mutlaka milletin gücüne dayanmalıdır. Etkili bir başkanı olmalıdır. Yoksa yine başarılı olamazsınız. Ulusal Kurul neden gerekli? Ulusun birliğini sağlamak için. Milletimizin varlık ve birliğini dünyaya kanıtlamak için. Bütün vatanı, bütün düşmanlara karşı, topyekûn savunma kararlılığınızı göstermek için. Başarı için bütün bir ulusun işbirliği, bütün ulusal güçlerin aynı hedefe yöneltilmesi gerekir.

Ulusal Kurul’da alacağınız ilk kararlar şunlar olmalı: Vatan bir bütündür, parçalanamaz. Millet ekonomik ve politik işgale karşı kendini savunacaktır. Kuva-yı Milliye tek kuvvettir. Egemenlik, millî iradenindir. ABD ya da AB himayesi kabul edilemez. Kararınızın  kanıtı, “Ya istiklal, ya ölüm!”  olsun. Kararınızın koşulu, Emperyalizm’e ve işbirlikçilerine savaş açmak olsun.

Siz ey Türkiye Cumhuriyeti’nin umudu, ışıklı çiçekleri! Bilin ki teşkilat ve önder bir bütündür; biri yoksa başarı da yoktur!

Büyük sorunlarda başarı için yetenek ve gücü sarsılmaz bir lider şarttır. Aramızdan bir önder seçin, içinizden sevilen, toplayıcı birini… Ancak onu seçerken şunlara dikkat edin:

Önderiniz başarılarıyla ün yapmış, halkın sevdiği biri mi?

Diyor mu ki  sorumluluk yükü her şeyden, ölümden de ağırdır?

Parolası “ya istiklal ya ölüm” mü?

Kendine büyük hedefler çiziyor, halka büyük hedefler gösteriyor mu?

Kendine güveniyor mu?

Kendini bu göreve adamış ve  hazırlamış mı?

Ülkenin sorunlarını biliyor, olup biteni yakından takip ediyor, çözüm yolu üzerinde düşünüyor mu?

Mevcut koşulları, ne yapılması gerektiğini çok iyi görebiliyor mu?

Millete nasıl hizmet edileceğini biliyor, çevresine anlatıyor mu?

Planlayıcı mı?

Daha başlarken işin sonunu görüyor mu?

Kararını çoktan vermiş, planlarını hazırlamış mı?

İlk giriştiği iş teşkilatlanma mı?

Ulu Görev’le ilgili bilgi toplamaya ve yaymaya, halkı aydınlatmaya ve uyarmaya önem veriyor mu?

Hedefi halkın varlığını göstermek, birliğini sağlamak mı?

Başlıca iki düşmanın, Emperyalizmin ve işbirlikçilerin amansız düşmanı mı?

Bunları yakından izliyor mu?

Türk varlığı aleyhindeki faaliyetlere tepkisini anında gösteriyor mu?

Bir başkan gibi davranıyor mu?

Düşünceyle yetinmeyip zamanı gelince eyleme geçebiliyor  mu?

Hedefi yönünde sabırla, inatla, vakarla yürüyor mu?

Yakın çalışma arkadaşlarını yetenekli ve içtenlikli olanlardan seçiyor mu?

Önemli görevleri güvenilir ellere teslim ediyor mu?

Biliyor mu ki 20 yaşında bir yobaz ihtiyardır, 70 yaşında bir  idealist gençtir?

Eylemlerinde kişisel görüşleriyle değil, yol arkadaşlarının vicdan birliğiyle hareket ediyor mu?

Arkadaşlarını toplayıp durum analizleri yapıyor mu?

Onları yapılan işlerin önemi, gereği ve uygunluğu konusunda aydınlatıyor mu, kuşkularını gideriyor mu?

Gençler, dinleyin beni :

Düşmanlarınız alçakça niyetlerini gerçekleştirecek aşağılık kimseler bulabilecektir.

Onlar Nutuk’ta dikkatinizi çektiğim dâhilî bedhahlardır. Çünkü kaleyi içten ele geçirmek, dışarıdan zorlamaktan daha kolaydır.

Onlara dikkat, dahilî bedhahlara dikkat!…

Onlar vicdanlarını  menfaat karşılığında yabancılara satan alçaklardır.

Onlar ABD’nin, AB’nin mandasını isterler; onların ne oldukları hakkında milleti aydınlatın.

Onlar işgalci düşmanları konuk, onlara yumuşak davranmayı zorunluluk sayar.

Onlara  uymayın, onlara uymak düşmana fırsat vermektir.

Onlar kirli vicdanlılardır. Hakkınızda dedikodular çıkaracak, karşı propagandalar  yapacak, sizi tehdide kalkışacaklardır.

Gerekli yanıtı derhal verin, önlemlerinizi alın.

Onlara anlatın ki Milletimiz; varlığını ne kaderin akışına, ne de  cellatça yargılara kurban etmez.. O iradesini kullanacak güçtedir. Girişimlerinin önüne hiçbir kuvvet geçemez. Emperyalistlerin  peşinden gitmeleri boşunadır.

Gençler, başka engellerle de karşılaşacaksınız. Milletin mücadelesini kötü tanıtan aşağılık kimseler çıkacaktır. Bunlar aymazlar, cahiller, hainlerdir. Bozguncu, hırsız, ahlâksız kimselerin kurduğu, kendisine vatan ve milletin bekçisi süsünü veren fesat yuvası kuruluşlar türeyecektir. Sinir gerici olaylar olacaktır, bunları önemsemeyin, asıl önemli olana yoğunlaşın. Hattâ en yakın arkadaşlarınız bile sizi engellemek isteyebilir. Bir adım bile gerilemeyin. Vatan ve milletin geleceğini ehil olmayanların eline bırakmayın. İçim yeniden gürül gürül umut selleriyle doluyor.

Siz ey Türkiye’nin umudu, ışıklı çiçekleri!

Başarmak için…

Evet, başarmak için kimseye iltifat etmeyin.

Hiç kimseyi aldatmayın. Göreviniz ne ise, onu görün, o hedefe yürüyün. Aleyhinizde bulunacaklardır. Yolunuzdan döndürmeye çalışacaklardır. Önünüze sonsuz engeller yığacaklardır.

Kendinizi, küçük, zayıf, araçsız, bir hiç olarak göreceksiniz. Kimseden yardım gelmediğini düşüneceksiniz. Ama siz bütün bu engelleri aşacaksınız.

Evet aşacaksınız!

Çünkü bir millet, bağımsızlığı için her özveride bulunursa, başarır.

Sonra, siz Türk gençlerisiniz.

Siz en çetin işleri başarmak için yaratıldınız.

Prof. Dr. Cihan DURA

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑