GENİŞLETİLMİŞ ORTADOĞU PROJESİ VE TÜRKİYE’YE VERİLEN GÖREV…

GOP

GOP (Geniş Ortadoğu ve Afrika Proşesi). (1)

Başlangıcı 2. Dünya Savaşı yıllarına kadar değişen dünya koşullarında ABD çıkarlarına koşut olarak geliştirilen ve 1970’li yıllarda üzerinde daha da yoğunlaşan bir projedir. George F. KENAN’ın da aralarında bulunduğu bir grup tarafından hazırlanan “Büyük Alan” adlı plan gerçekte bugünün “ Geniş Ortadoğu Projesi ” inin bir ön tasarımıdır. Reel Politikçi George F. Kenan, “Foreign Affers dergisinin 1947 Temmuz sayısında “Mrx” (Bayx) adıyla yazdığı makalede Sovyetler Birliğine karşı “ Çevreleme Planı “ (Containment Plan) uygulamasını öngörmüştür. Plana göre; Amerikan yayılmacılığı “Sovyetler Birliği” (Komünizm) tehdidi olmadan gerçekleşemezdi. O nedenle Soğuk Savaş süresince bu tehdit tüm olanaklarla pompalanmalıydı         2.Dünya savaşı sonrasında ABD Dışişleri Bakanlığı ile Dış İlişkiler Konseyinin (Council On Foreign Relations-CFR) oluşturduğu ve başına George F. KENAN’ı getirdiği inceleme grupları savaş sonrası dünyası için “Büyük Alan” adını verdikleri kavram çerçevesinde planlar hazırladılar.                                                                                             Büyük Alan; Batı Yarım Küresi’ni, Batı Avrupa’yı, Uzak Doğu’yu, Eski İngiliz İmparatorluğunu, Orta Doğu’nun eşsiz enerji kaynaklarını, Üçüncü Dünyanın geriye kalan bölümlerini ve mümkünse bütün yeryüzünü içine alacaktı. Yeni Dünya Düzeninde her bölgeye özel bir işlev yükleniyordu. Savaş sonrasında başarılarını kanıtlayan ve artık ABD’nin denetiminde çalışacak olan “İki Büyük Fabrika”, yani Almanya ve Japonya sanayi ülkelerine kılavuzluk edeceklerdi.                         Dışişleri Bakanlığının 1949 tarihli bir muhtırasında belirtildiği gibi, Üçüncü Dünya Ülkelerinin “Temel İşlevi” kapasite ülkeler için “Bir hammadde kaynağı ve bir Pazar olarak hizmet etmek” olacaktır. Avrupa ve Japonya’nın yeniden imarı için Üçüncü Dünya (Kennan’ın) deyişiyle sömürülecekti. (2)                                                                           Kenan, bu araştırma guruplarında yer alan ve başı çeken bir antikomünistti. Kısa sürede dışişleri Bakanlığı “Planlama Bölümü” ü kuracak ve başına geçecekti.                                 Kenan, ilişki modelinin temeline, olağanüstü abartılan komünizm korkusunu almaktaydı. Kenan 1984 te:                                                                                                                           “Dünya servetinin yüzde 50 sine, ama nüfusunun yüzde 6.3 ne sahibiz. Bu durumda kıskançlık ve kızgınlık odağı olmamız gayet normal. Önümüzdeki dönemde asıl görevimiz bu ayrıcalıklı pozisyonun devamını sağlayacak bir ilişki modeli kurmamızdır” diyordu. (3)                                                                       George F. Kennan’ın ekibinde yer alan kilit isimlerinden biri de ABD’ İN Türkiye Büyükelçisi George Mc Ghee; ABD güvenliğine ve stratejik yaklaşımlarına paralel politikaların nasıl hazırlandığını şöyle açıklamaktadır:                                                               “5 Mayıs 1949 tarihinde ABD; NATO ile ilgili ülkelerle ilgili görüşmeler yaparken, ABD Dışişleri Bakanlığı ‘Politika Planlama’ ekibimizde, ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarının daha geniş kapsamlı bir tablosunu çizerek başlıyorduk. Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’da temel amacımız, barışın ve istikrarın sağlanmasını teşvik etmektir. Bunu yapabilmek için, bölgedeki çekişmelerin ve çıkar çatışmalarının sonunda Üçüncü Dünya Savaşı’na yol açabilecek açık düşmanlara dönüşmesini önlemek gerekmektedir.” ABD Yönetimi, güçlü bir askeri ve ekonomik yardımla Türkiye’nin bağımsızlığını koruyabileceğini ve bugünkü gibi “Bölgede Sovyet yayılmasını önleyen bir duvar rolü  oynayabileceğini umuyordu. “Türkiye’nin Silahlı Kuvvetleri, ABD yardımı sonucu ne kadar güçlenirse, ABD ve müttefikleri, herhangi bir savaşta Türkiye’ye; operasyonların bir üssü olarak ve Sovyetleri “Hayati Stratejik önem taşıdığı kabul edilen bu bölgeden uzakta tutulmakta” o kadar güvenebilirdi.” (4)                                                                                                                       Kennan’ın başında bulunduğu ve çalışmalarda George Mc Ghee’nin yer aldığı Politika Planlama Ekibi, daha NATO ile ilgili çalışmaların başladığı 1947’ lerde “Büyük Ortadoğu Projesi”ni hazırlıyordu. Türkiye’ye biçtiği rolü belirliyordu.

  • 1970’li yıllarda proje ABD’nin en büyük savaş, savunma, dış politika ve strateji uzmanı amansız savaşçı Prof. Albert Wohlstetter tarafından ele alınıyordu. Projeyi 1970’lerin ortalarına doğru, “Güneybatı Asya Doktrini” adıyla gündeme geliyordu. Türkiye’ye verilecek görevi de, “Türkiye, batıdan doğuya doğru bir köprüdür” gerekçesine dayandırıyordu. Güneybatı Asya olarak tanımlanan coğrafya, Wohlstetter’in tanımı ile bugünün Büyük Ortadoğu’sudur. Wohlstetter bu doktrinle Ortadoğu petrolleri üzerinde ABD’nin mutlak denetimini amaçlıyordu. Bu bağlamda Türkiye’ye de çok önemli görevler yüklüyordu. Wohlstetter’in yanı sıra ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Strausz Hupe (daha sonraları Wohlstetter’in damadı), eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle’nin de doktrinin hayata geçirilmesinde büyük çabaları olmuştur.
  • ABD; 1970‘li yıllarda NATO’nun çok gizli toplantılarında bu doktirini “Güneybatı Asya’nın Etkileri” adı altında tartışmaya açmıştır. Amerika Dış Politika Enstitüsünce 1986 yılında gerçekleştirilen İstanbul Toplantısına katılan ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı William Schneider, Güneybatı Asya Doktrinde, Türkiye’ye biçilen rolu,”Türkiye Batı İttifakının bir üyesidir. Ama tarihi ve coğrafi açıdan Ortadoğu’nun bir parçasıdır” biçiminde açıklıyordu. (5)
  • Wohlstetter’ın savaşçılarından ABD Dışişleri Bakanı Aleksander Haig; 1979 yılında bu doktrin bağlamında , “NATO’nun ilgi alanı, Ortadoğu ve Güneybatı Asya bir bütündür” demekteydi. 1987 yılında Wohlstetter ile aynı görüşü paylaşan eski Dışişleri Bakanı Henry Kisinger ve Harvard Üniversitesinden siyasi tarihçi Prof. Samuel Hundington, Körfez’e saldırının yakın olduğunu ve NATO’nun burada görev almasına yönelik çalışmaların uygulamaya geçirilmesini istiyorlardı. Ne var ki; Sovyetler Birliği ile çatışma göze alınamadığından bu gerçekleştirilemiyordu.  
  • Jimmy Carter, ABD Başkanı seçilince, Prof. Zbigniev BRZEZINSKI, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Danışmanlığına getirilmiş ve Başkanın politikalarında olağanüstü etkili olmaya başlamıştır. Brzezinski de zaten Wohlstetter’in çevresindeydi ve o yıllarda aynı doktrini” Ortadoğu ve Güneybatı Asya Doktrini” olarak gündeme getirmişti. Brzezinski, bu doktrin çerçevesinde 1979 yılında, İran’da iktidara gelen Humeyni’ye karşı, Saddam Hüseyin’i savaşa sokarak Ortadoğu ve Güneybatı Asya’da Sovyetler Birliği’nin yayılmasına set çekmeye çalışmıştır. Afganistan’a yerleşerek Hint Okyanusu’na inmeyi ve Ortadoğu Petrollerine Batı Asya’dan sarkmayı planlayan Sovyetler Birliği’ne karşı ‘Afgani Radikal İslam Ordularını’ harekete geçirmiştir. (6) Brzezinski’nin çalışmalarıyla ABD Başkanı Carter, Ocak 1980 yılında yaptığı, Ulusa Sesleniş konuşmasında bu doktrinden şöyle söz etmiştir: “Şunu açık bir biçimde ifade etmeliyim ki; Körfez Bölgesini kontrol için dışarıdan bir güç müdahale ettiğinde ABD’nin hayati çıkarlarına bir saldırı olarak kabul edilecektir. Bu saldırıya karşı askeri güç kullanmak dâhil bütün olanaklar seferber edilerek karşılık verilecektir.” Carter’in bu açıklamasından 3 yıl kadar sonra, Ocak 1983’te Carter’in “Güneybatı Asya Doktrini” yürürlüğe girmiştir. Carter; Güneybatı Asya, Kızıldeniz ve Afrika Boynuzuna kadar olan ülkelerin sorumluluğunu üstlenmek üzere “ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’nın kurulduğunu ve komutanlık karargahı olarak Mac Dill Hava Üssünün tahsil edildiğini açıklamıştır.” (7)
  • 1980’lerin sonunda NATO’nun takviyeli siyasi komite toplantılarında, fikir mimarlığını Prof. Hanry Kisinger’in yaptığı bir ”Avrasya Projesi” tartışmaya açılmıştır. Böylece bu projeye, Hazar ve Ortadoğu bölgesi petrol ve doğalgazını hedefine alan bir proje olarak gündeme getirilmiş oluyordu.
  • “Güneybatı Asya Dotrini” ile ilgili çalışmalar, 1991 Körfez Savaşının ardından hız kazanmıştır. O zaman da Wohlstetter, ABD Başkanı baba Bush’un danışmanı, Dick Cheney de savunma bakanıydı, Richard Perle ve Poul Wolfowitz de çalışmaların içindeydi.
  • 1992 yılına gelindiğinde Poul Wolfowitz’in “Savunma Planlama Rehberi” adı altında geliştirdiği bu strateji basına sızdırılmıştır. 1995’li yıllarda Rusya’nın Kafkasya’da etkinliğini artırması üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı ve dış politika ile ilgili “Think-Tank”ler “Geniş Ortadoğu Projesi” adı ile bir proje geliştirilmiştir. Irak Savaşıyla birlikte girilen ilişkilerin yeniden düzenlenmesi için ABD turuna çıkan TUSİAD’ın görüştüğü ABD Savunma Bakan Yardımcısı Poul Wolfowitz, Türkiye’ye; “Ortadoğu’da yeni bir dünya kuruluyor, biz de Ortadoğu yol haritamızı çiziyoruz. Türkiye de bu haritadaki yerini bulsun” mesajını göndermiştir. Wolfowitz, Ortadoğu’da, Türkiye’den destek beklediklerini de söylemiştir. (8) Eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, Rand Corporation (Santa Monica) kıdemli araştırmacısı ve Alman-Amerikan Konseyi Başkanı Ronald D. Asmus, 1995 yılında Büyük Ortadoğu Projesini geliştirmek için Rand Corporation’da bu adla bir bölüm kurmuş ve çalışmaları yürütmüştür. Asmus, bugün önümüze getirilen projenin önemli hazırlayıcılardan biri olmuştur.
  • Projeye mimarlık eden biri de, azılı şahin görünüşlü ve sözde Türk dostu, İngiliz İmparatorluğu İstihbaratından Chatham House üyesi Prof. Bernand Levis’tir. Projeyi 1996 yılı başlarında İstanbul’da o açıklamıştır.
  • 1997 yılında Prof. Zbigniev Brzezinski, “Büyük Satranç Tahtası” ve “Kontrolden Çıkmış Dünya” adlı kitaplarında “Avrasya dikdörtgeni” kavramını ortaya atmış ve bunu “Avrasya Stratejisi” olarak açıklamıştır.
  • 1997 yılında Başkan Bush’un yeni muhafazakârları, (Neo Cons) tarafından “Project For The New American Century” (Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi) adlı bir “Ting-Tang” kurulmuştur. Büyük Ortadoğu Projesi ile ilgili çalışmalara burada devam edilmiştir.
  • 1998 yılında, Ulusal Savunma Üniversitesi tarafından hazırlanan, “Stratejik Değerlendirme Raporu” nda Kuzey Afrika’dan Afganistan’a kadar uzanan ve dünyanın en önemli petrol ve doğalgaz kaynaklarının, İç Bölgesini (Hinterlandını) kapsayan bölge “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOKAP)” olarak tanımlanmıştır.
  • Amerikan Ordusunda Orta Asya’dan sorumlu güçlerin komutanlığı, Ekim 1999 da Pasifik Komutanlığından alınarak, Ortadoğu’dan sorumlu Merkez Kuvvetler Komutanlığına bağlanmıştır. (9)
  • 23-24 Nisan 1999 tarihleri arasında Washington’da toplanan NATO zirvesinde aslında Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi’ne yönelik tehditler ve bunların önlenmesi ele alınarak, “Yeni NATO Stratejik Konsepti” kabul edilmiştir. Konsepte yer alan tehditlere hızla karşılık verilebilmesi için NATO’da yeni bir yapılanmaya gidilmesine, tehditlere karşı NATO’nun Birleşmiş Milletler kararına bağlı olmaksızın karar almasına ve NATO’nun normal sorumluluk alanının dışında da kullanılmasına karar verilmiştir. Nitekim zirvede tespit edilen tehditler daha sonra GOP’a yönelik tehditler arasında aynen yer almıştır. Belgede yer alan tehditler sıralaması şöyle tespit edilmiştir. (10)
  1. Kitle imha silahlarının yaygınlaştırılmasını önlemek,
  2. İnsan Hakları ihlallerini önlemek,
  3. Demokrasiyi yerleştirmek,
  4. Etnik çatışmaları önlemek,
  5. Din ve mezhep çatışmalarını önlemek,
  6. Terörü önlemek,
  7. Uyuşturucu trafiğini (ticaretini) önlemek,
  8. Toprak (sınır) anlaşmazlıkları önlemek,
  9. Sabotaj ve organize suçları önlemek,
  10. Kitlesel göç hareketlerini önlemek,
  11. Başarısız reformları önlemek,
  12. Başarısız devletleri önlemek,
  13. Hayati enerji ikmal yollarının kesilmesini önlemek,
  14. Kökten dinci akımları önlemek…
  • ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, 31 Aralık2001’de “Nükleer Stratejinin Gözden Geçirilmesi” başlıklı bir gizli raporu Kongreye sunmuştur. Yeni konsepte ABD hegemonyasının sürekliği amaçlanmış ve bunun gereği olarak da üç unsurlu nükleer strateji hazırlanmıştır. (11)                                                                              
  • Nükleer olsun veya olmasın ABD’ye yönelik bir tehdide tek başına nükleer silahla vurma (önleyici vuruş) imkanı tanıması, önleyici nükleer saldırının; 1.nükleer, 2.biyolojik, 3.kimyasal, 4.nükleer olmayan ve 5.sürpriz saldırılar karşısında olmak üzere beş koşulda gerçekleştirilmesi. 
  • 11 Eylül 2001 saldırılarının daha etkin bir savunma sisteminin hayati derecede önemli olduğunu kanıtlamış olması nedeniyle aktif tehditlere karşı son derece etkin bir savunma sisteminin inşa edilmesi.
  • Ortaya çıkan ve ileride çıkacak olan tehditlere karşı sisteminin; hızlı ve etkinliğini arttıracak biçimde değiştirilmesi. Üç unsurlu yeni konseptin işlevini etkin bir şekilde yerine getirebilmesi için Merkez Komuta Sistemi ile İstihbarat Sisteminin birbirlerini birebir destekleyecek bir yapıya kavuşturulması.
  •  Başkan Bush 2002 yılında; önde gelen yeni muhafazakârların iştirakiyle,”ABD’nin 21. Yüzyıl Grubunu” oluşturmuştur. Grup: “ABD’nin 21. Yüzyıl Projesini” hazırlamış, Proje Bush tarafından uygulamaya sokulmuştur. Bush proje ile; Irak’ı kitle imha silahlarından arındırmayı, bölgeye demokrasi getirmeyi, Irak’tan başlayarak İran, Suriye, Kuzey Kore, Suudi Arabistan, Mısır, Libya, ve Sudan gibi ülkelerde rejim değişikliğini ve İsrail’i bölgede her istediğini yapabilecek konuma getirmeyi amaçlamıştır.                           
  • ABD; 2004 Mart’ında “Uzun Vadeli Kuvvet Yapısı 2005 Planı”nı yayınlamıştır. Plana göre; Ortadoğu, Afrika, Orta Asya, Güneydoğu Asya, Orta ve Güney Amerika’da düzensiz tehditler kapsamında; 1.aşırı ideolojiler, 2.terörizm, 3.gerilla faaliyetleri, 4.örgütlü suçlar ve 5.iç savaş olmak üzere beş tür tehdit öngörülmüştür. Konvansiyonel tehditlerin azalmasına karşı, bioteknoloji, siber savaş ve uzayın kullanımı felaket getirici tehditler olarak kabul edilmiştir. (12)                           
  • “Küreselleşmenin gelecek Haritası 2005 Raporu” 2005 yılında Başkan Bush’a sunulmuştur. (13)
  • CIA’nin düşünce kuruluşu olan, Ulusal İstihbarat Konseyinin 2020 yılında dünyanın nasıl olacağına dair geliştirdiği senaryoları içeren raporda: “Büyük Devletlerin savaşa girme olasılığının 1900’lerin başından bu yana en düşük düzeye indiği, 19. Yüzyılın Almanya, 20. Yüzyılın ABD yüzyılı olduğu, 21. yüzyıl da Çin ve Hindistan’ın ön plana çıktığı, AB içinde Müslüman nüfusun, toplumla bütünleşmesinin sorun yaratacağı, Türkiye’nin AB tam üyeliğinin topluluk için sorun olacağı, AB ekonomileri küçük büyümelerle yoluna devam ederse AB’nin uluslar arası gücü ve genişleme kabiliyetinin sınırlı kalacağı, Türkiye’nin AB üyeliğinin nüfusu, dini ve kültürel farklılıkları nedeniyle sorun yaratacağı, ancak karşılıklı anlayış fırsatlarını da beraberinde getireceği öngörülmüştür.” Raporda; 15 yıl içinde 3 temel öngörüde bulunulmuştur.
  • 1. El Kaide’nin yerini alacak küçük örgütler, terör tehdidini sürdürecektir.
  • 2. Çin ve Hindistan, uluslar arası platformda başrol oyuncusu olacaktır.  
  • 3. AB toparlanmazsa, Türkiye’nin tam üyeliği tehlikeye girecektir.
  • ABD; 11 Eylül 2001 saldırının ardından 2001’de yayınlandığı Savunma Strateji Belgesini yenilemiş ve ABD’nin Savunma Strateji Belgesi olarak 18 Mart 2005’te Savunma Bakanı Rumsfeld imzasıyla yayınlanmıştır. (14) Strateji Belgesi şu temel esasları içermektedir;
  • ABD halihazırda bir savaş içindedir. Her ulustan önca kendisini korumak zorundadır. ABD’nin Anayasasının gereği de budur.
  • ABD’nin egemenliği dünyadaki tüm ulusların egemenliğinin üzerindedir. ABD dünyanın en üst egmenlikli gücüdür. Bu nedenlerle;
  1. Avrupa Ortadoğu, Doğu, Orta ve Kuzey Asya’da kendisine rakip eşdeğer bir gücün oluşmasına kesinlikle izin vermeyecektir.
  2. Dünyada hiçbir güç, ABD’nin küresel hareket yeteneğini, karada, denizde, uzayda ve sanal uzayda (internette) engellemeyecektir.
  3. Tehlikeler oluşmadan, daha gelişme aşamasında iken saptanacak ve ABD; NATO, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi kuruluşlara bağlı olmaksızın tek başına alacağı kararlarla “Önleyici vuruşla” önleyecektir.
  • ABD ulusal güvenlik sorunlarını çözmek için uluslararası işbirliğinde bulunacaktır. Ancak bu ülkeler, aşağıdaki 7 temel kritere kesinlikle uyacaktır.
  1. ABD üst egemenliğine tabi olma koşuluyla ulus devletlerin güçlendirilmesi,
  2. Demokrasinin yerleştirilmesi,
  3. İnsan haklarının önlenmesi,
  4. Serbest piyasa ve rekabetçi pazarların korunması,
  5. ABD’nin hareket kabiliyetinin hiçbir mekânda engellenmemesi,
  6. Dünyanın önemli bölgelerinde hegemonya kurmaya kalkışılmaması,
  7. ABD’nin uluslar arası yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin maliyetini yükseltici girişimlerde bulunulmaması.

Güçsüz rakiplerin konvansiyonel olmayan yönetimleri kullanmamalarını önleyecek bir askeri yapılanma ve savaş tarzı ilkesini benimsemek koşuluyla;

  1. Yerel çatışmalarda doğrudan taraf olunması,
  2. İsyancı güçleri bastırmak için hükumetlere yardım edilmesi,
  3. Terörizme karşın, radikal İslam’la, ılımlı İslam arasında bir iç savaş olduğunun tüm Müslümanlara kabul ettirilmesi,

Bu gerekleri karşılayabilecek yeni ABD ordusu şu özelliklere sahip olacaktır.

  1. İki cephede savaş doktrinden vazgeçilecek yapıda olması,
  2. Asıl caydırıcı gücün kara birlikler olması,
  3. Yüksek riskli bölgelerde ordunun asker kapasitesi yüksek ülkelerle, güvenlik ilişkilerine daha fazla önem verilmesi,
  4. Ordu üzerinden stratejik ortaklıklar kurmaya yoğunlaşması,
  5. Başkan Bush; 1 Mayıs 2003 tarihinde Irak’ta güven tamamlandığını ilan etmesinden tam 30 ay sonra, 30 Kasım 2005 tarihinde, Irak ile ilgili olarak hazırlanan ilk kapsamlı stratejiyi; “Irak’ta zafer için Ulusal Strateji Belgesi” ile açıklayabilmiştir. Irak’ta mutlaka zafere ulaşılacağını İran ve Suriye’den rahatsız olduğunu açıklamıştır. (15)

Kaynak: Erol Bilbilik / Geniş Ortadoğu Projesi, AsyaŞafak Y.2.B,s.11-20

  •  (1) Greate Middle East, Broader Middle East, Wider Middle East, Boarder Middle East and North Africa Project ve Middle East Shatterbelt gibi tanımlar ABD için aynı anlamda kullanılmaktadır.
  • (2) Noam Chosmsky, Sam Amca ne istiyor? Minerva Y.I. Bas. 2000, s-16
  • (3) Noam Chosmsky, Turning The Tide: US İntervention in Central America and Struggle For Peace 6.baskı, Boston. South and Pres 1985.s.48
  • (4) George Mc Ghee, ABD-Türkiye-NATO-Ortadoğu, Bilgi Y.1992,s.116.117
  • (5) Ufuk Güldemir, Çevik Kuvvetin Gölgesinde. Tekin Y.2. Basım s.40-48
  • (6) William Blum, Rouge State, Common Courage Pres. Monroe, Marina 2000 s.5
  • (7) Defance Organ Isation: The Need For Staff Report To The Senate . October 16,1985 s.293
  • (8) Hürriyet 29.5.2003
  • (9) Cumhuriyet 20.2.2004
  • (10) Erol Bilbilik, İçyüzü ve Perde Arkasıyla NATO İstanbul Zirvesi ve Geniş Ortadoğu Stratejisi, Otopsi Y. 1.Basım 2004 s.30-31
  • (11) Cumhuriyet 12.3.2002
  • (12) Hürriyet 15.1.2005
  • (13) Aydınlık 1.8.2004
  • (14)Cumhuriyet 30.3.2005
  • (15) Cumhuriyet, 17.3.2006

ATATÜRK’Ü BİZ ÖLDÜRDÜK !…

MasonLocaamblem

Masonlar Kanserli Hücre gibiydiler…

Cumhuriyetin kurulmasının ardından masonlar CHP kadroları içinde örgütlenmeye başladılar. Atatürk 1935 yılında bu Masonik örgütlenmenin farkına vararak locaları kapatma kararı aldı. Ancak yine de bu Masonik felsefe yaşamaya ve dahası dönemin Halkevleri ve Köy Enstitüleri gibi kurumlarıyla kitleselleşmeye devam etti. Halkevlerinin kuruluşunda tüm yetki, suçluların yanında maalesef bir çok masum insanın da asılmasında sorumlu olan Ankara İstiklal Mahkemesinin mason reisi Dr. Reşit Galip’e verilmişti. Dr. Reşat Galip, halk evlerinin açılışı ile ilgili TBMM de yapmış olduğu konuşmada İslam dininin Türkiye için yol gösterici olmayacağını iddia etmişti.

Resit_Galip

Halkevlerinin açılmasında adı geçen bir diğer tanıdık isim, Mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ydı. Behçet Kemal Çağlar, 1935 Halkevleri adlı kitabının ön sözünü Şükrü Kaya’ya ayırmıştı. Şükrü Kaya, Halkevlerini şöyle anlatıyordu bu ön sözde: Halkevlerinin kültürel, sosyal ve ekonomik bakımlardan az zamanda yaptıkları tenvir(bilgi verme), irşat(yol gösterme) hizmetlerini anlamak için kitaptaki yazılar ve rakamlar sağlamca şahittir. Halkevleri vatandaşların medeni, bedii irfan(iyi anlama) ve zevk ihtiyaçlarını temin edecek müesseselerdir. Her yurttaş orada bildiğini öğretir, bilmediğini öğrenir. Her Türk münevveri bilgisini istidadından ziyade bu milletin onu yetiştirmek için sarf ettiği emeği, borçludur. Hiçbir makam, hiçbir memuriyet hiçbir eser, bu borcu tam ödeyemez.”

şükrü kaya

1934 yılına gelindiğinde Halkevlerinin sayısı 103’e çıktı. Üye sayısı 55 bini bulan Halkevlerinde, bu süre içinde 2 milyondan fazla kişi “eğitim” den geçirilmişti.

İşte Halkevlerinde yapılan Masonik çalışmalar ve bu arada ufukta görünen 2.Dünya Savaşı tehlikesi Atatürk’ü bir tedbir almaya ve Mason Derneklerini kapatmaya zorlamıştı. Batı devletleriyle ve uluslar arası Mason örgütleriyle gereksiz yere sürtüşmenin anlamı yoktu. Bu yüzden dönemin Mason Büyük Üstadı İstanbul Emlak Bankası direktörü Muhittin Osman Omay’dan Mason Derneklerini kapatması “lisan-ı münasiple” istendi. Gerçekten de yapılan açıklamaya uygun olarak, Mason Locaları kısa süre içinde birer birer kapandı. Böylece yabancıların Türkiye içindeki elleri değilse bile, parmakları kesildi. Ayrıca Mason Derneğinin malı-mülkü de Halkevlerine devredilerek, faaliyet gösterecek maddi imkanlardan mahrum kılındı.

Ertesi hafta parti genel sekreteri Recep Peker, meclis kürsüsüne çıkıp şu müjdeyi verdi:

Recep peker

“Arkadaşlar!.. Bu günden itibaren Türkiye’de masonluk kalmamıştır.. Bütün localar kapanmıştır…

Bu sözler üzerine meclis salonunda bir kıyamettir koptu. Alkışlar sevinç çığlıkları ve “Kahrolsun Yahudi Uşaklar” nidaları tavanı çınlattı.

Defolun Yahudi Uşakları!..

Dönemin Van milletvekili İbrahim ARVASİ anılarında bu tarihi şu şekilde anlatıyor:

Mason Üstadı Mim Kemal ÖKE: “Efendimiz, biz zaten maiyet-i devletindeyiz. Fakat siz Meşrik-i Azam’ımız olursanız, bir pervane gibi etrafınızda dönüp dolaşırız”

mim_kemal_oke

Reis-i Cumhur da: Peki bir şey soracağım, bana cevap veriniz de sonra… Siz Avrupa’da hangi locaya bağlısınız ve mektebinizin ismi nedir?

Mim Kemal: Biz Cenova’ya tabiyiz ve reisimiz Barca MİŞON’ dur”

Bu cevap karşısında küplere binen Mustafa Kemal Paşa: “Hadi defolun buradan, cehennem olun gidin. Yahudi uşakları! Benim milletim bana kahraman sıfatı verdi.Ben sizin gibi bir çift Yahudi’ye uşak mı olacağım. Bu gece sabaha kadar Türkiye’deki bütün locaları kapatmadığınız takdirde yarın teşkil edeceğim Divan-i Harb-i Örfi’ye hepinizi verir ve astırırım. Hadi defolun karşımdan!” diyerek masonları kovdu.

Atatürk’ten ağır hakaretler işiterek kovulan masonlar, o gece yıldırım hızıyla durumu İzmir, İstanbul ve Adana’daki localara bildirirler. Sabah olmadan Türkiye’deki bütün locaların kapanma kararlarını aldırıp, ilgili belgeleri daha sabah kahvaltı sofrasından kalkmayan Atatürk’ün önüne koyup derin nefes alırlar…

Sarı Liderin öldürülme kararı alınıyor!…

Mustafa Kemal Atatürk, 10 Ekim 1935 tarihinde Ankara’da Çankaya köşkünde üstat mason Dr. Mim Kemal ÖKE’ ye hitaben: Mason cemiyetinin faaliyetini inkılâplarıma muazır gördüğüm için kapatılmasını elzem gördüm. Bu dakikadan itibaren bu cemiyeti ölmüş biliniz. Ve bir daha diriltmeye teşebbüs etmeyinizdemişti.

Farmason Avram BENAROYAS

Benaroya

Varnalı Bulgar Yahudisi 33 dereceli Farmason Avram BENAROYAS,  Türkiye Mason Cemiyetinin kapandığını Moskova’da bir toplantı sırasında öğrendi.

Bulgar Mason BENAROYAS, şöyle haykırdı: Türkiye’deki mason cemiyetinin Kemal Atatürk tarafından kapatılarak faaliyetinin durdurulduğunu Moskova’da tarihi bir yerde yoldaşlar arasında yapılan bir toplantıda işittiğim zaman beynimden okla vurulmuş gibi sersemledim. Heyecandan şaşırmış bir halde oradakilere şaşkınlık içinde haykırdım.

O sarı lider ortadan suret-i katiyetle kaldırılacaktır! Mefkûremize imha edici darbe vuranların akıbeti, feci şartlar altında ölümdür!”

Atatürk’ün ani bir dönüşle mason cemiyetini kapatması bizi pek derin bir düşünceye sevk etmişti. İlk anlarda Kemal Atatürk’ü silahla ortadan kaldırmayı düşündük. Çünkü o, felsefemizin Türkiye’de yerleşme imkanlarını ortadan kaldırmıştı. Ancak doktorlarımız Atatürk’ün ölümünün ani oluşunu tehlikeli gördüklerinden, Kremlin’in isteği “ esrarengiz ve kendine göre esrar arz edecek ölüm” kararına uyduk. Mason biraderler cemiyetimizin kapatıldıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi Onun her hareketini alkışladılar. Zamanla Onun etrafında bir çember vücuda getirdiler ki: Sarı Lider, kendiliğinden bu çemberin içine girip hayatını bize teslim etti. O zannetti ki; bütün muhalif ve muarızlarını tasfiye ve bertaraf ettiği gibi masonları da tasfiyeye tabi tutmaya muaffak olacaktır. Fakat asla! Bu sebeple kendisinin de ortadan kaldırılması son derece elzemdi.”

Mason Kimyager Mustafa Hakkı NALÇACI

mustafa_hakki_nalcaci

Türkiye’nin 2. mason lideri Kimyager Mustafa Hakkı NALÇACI, acilen Kremline davet edildi. Nalçacı Moskova’ya korkarak gitti. Başına bir hal gelmesi halinde Kemlin’in Çankaya’ya siyasi baskı yaparak serbest bırakılmasının sağlanmasını istedi. Kremlin Nalçacı’ya garanti verdi, verdiği teminatlarla onu rahatlattı. Kremlin’den aldığı taahhütlerle korkusu geçen Nalçacı, işi ileri götürerek Atatürk’ün ölümünün akabinde Nazım Hikmet başkanlığında bir hükumet kurulmasını istediyse de, Kremlin “Gerici Mareşal Çakmak’ın tabancasına hedef olunacağı” itirazı Nalçacı’yı frenledi.

ATATÜRK’ İNDİRİLEN DARBE!…

Varnalı Bulgar Yahudi’si Farmason Avram BENAROYAS ve Türkiye’deki Masonların 2. Lideri Kimyager Mustafa Hakkı NALÇACI, Kremlin yetkilileri ile toplantıda iken yapılan konuşmaları, ünlü Sovyet Despotu Laurenti BERİA ile birlikte yan odada ses alma cihazıyla takip ettiklerini, Yunanlı gazeteci Apostolos GRAZOS’un, 1 Ağustos 1948 günü “Laiki Foni “(Yunan Halkın sesi) gazetesindeki haberinde yazmıştır.

Gazeteci Apostolos GRAZOS’un 15 Ekim 1949 tarihlerinde “Laiki Metopo” (Halk Cephesi) gazetesinde yazdığı seri yazıların birinde şu görüşleri dile getiriyordu:

“Filistin Siyonist Kolonilerini meydana getirmek için Osmanlı İmparatorluğu’nu parçaladık. Bundan sonra yapılması elzem olan üç vazife daha vardı. Bunları seri olarak tatbik etmek icap ediyordu ki; Dr. ABRAYAVA ve Dr. FISSENGER cidden bu işte fedakarane çalıştılar. 1937 yılı ortalarında ismini açıklayamayacağım bir doktor bazı şöhretlere dayanarak Atatürk’e ilk darbeyi sinir organlarını zaafa düşürmek suretiyle indirdi. Böylelikle gösterdiği tedavi usulü, Atatürk’ün sinir organlarını felce uğrattı. Atatürk’te zaman zaman burun kanamaları, baş dönmeleri, istifralar başladı. Bazı Avrupalı tıp dahileri, siroz mütehassısları, Sarı Lider’in hastalığı ile meşgul olmak istediklerini Türk Hariciyesine bildirmişlerse de; Türkiye’deki “Mukaddes Üçgenimiz” in meydana getirdikleri muhkem mevki ve salahiyetlerini cemiyetimize muhalif olanlara Sarı Lider’in tedavisinde vazife vermemekle bize pek ala ispat ettiler”

Kaynak: Ali KUZU – Atatürk’ü Kimler Öldürdü / Kariyer Yayınları 3. Baskı İstanbul, Temmuz 2014

ORTA DOĞU ve PROJELER

bop-eşbaşkanı_45977

ORTA DOĞU

PKK Terör Örgütünün ilk yerleştiği yer Lübnan, ardından Suriye’dedir, yani Orta Doğu.

Örgüt buralarda 20 yıl yaşadı, ekildi, yeşerdi, büyüdü. Bu bölgede uluslararası ilişkiler kurdu; Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ), Ermeni Asala Terör Örgütü gibi ve diğer ülkelerin istihbarat örgütlerini bu coğrafyada tanıdı.

Ardından Irak’a geçti bu örgüt, Orta Doğunun bir parçası olan Asur ve Babil uygarlıklarının yaşadığı yere geri döndü. Örgüt bu alanda İran’la da ilişki geliştirdi, yani Perslerle. İnsancıl yardım adıyla bölgeye kamp kuran sivil toplum örgütleriyle de burada tanıştı, yani Bizans’la.

PKK terör örgütünün tanımadığı ülke kalmadı. Gezindiği coğrafya bakımından bütün Orta Doğu uygarlıklarıyla içi içe girdi;

İsrailoğulları, Roma, Bizans, Osmanlı, Arap, Mısır, Med, Asur, Pers ve Babil, işte bu sayılan yerler Orta Doğudur ve sınırları baş döndürür. Orta Doğu Mısırdan İran’a, Aden Körfezinden Türkiye’ye kadar olan coğrafyadır. Tevrat’ta geçtiği sekliyle Tanrı tarafından İsrail’e vaat edilmiş topraklar, Arzu-ı Mevut’un merkezde olduğu teo-stratejık bir bölgedir.

Tevrata göre tarih bu coğrafyada yazılmıştır. İsrail’in Tanrısının kutsanmış halkı burada seçilmiştir.

Hem Müslümanların hem de Yahudilerin atası sayılan Hz. İbrahim de Orta Doğuludur. Irak’ın Ur kentinde doğmuş, önce Urfa’ya buradan Kudüs yakınlarındaki Hebron / El Halil’e göç etmiş, burada yaşamış ve kendi parasıyla satın aldığı türbesini Hebon / El Halil’de hazırlamıştır. Hz. Musa, Hz. Yakup ve Hz. Yusuy da bu coğrafyanın sakinleri olmuştur.

Hz. İsa da bu coğrafyada dünyaya gelmiştir. Kudüs’ün hemen güneyinde ilk yerleşim yeri olan Beytüllahim’de doğmuştur. Hz. İsa Filistin’in kuzeyinde bulunan, 1948 de İsrail tarafında işgal edilen Nasırıyeli (Nezareth) dir.

Son peygamber Hz. Muhammed bu toprakların insanıdır, burada dünyaya gelir, bu topraklarda ebedi istirahatine çekilir. İslamiyet bu coğrafyada doğar, gelişir ve yayılır tıpkı kendinden önceki Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi. Miraç olayı Mescid-i Aksa’da gerçekleşir.

Kudüs, Hristiyan- Yahudiler için ne anlam taşıyorsa, Müslümanlar için de aynı anlamı taşıyor.

Bu kutsal topraklar, Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında yüzyıllar boyu süren savaşlara sahne oldu. Önce Roma İmparatorluğu, ardından Bizans, sonra Arap, derken Osmanlı, Orta Doğu coğrafyasının hakimleri arasında yer aldı. Osmanlı Devletinin parçalanması ve hakimiyeti altındaki bu toprakların Haçlı ittifak güçleri tarafından paylaşılması ile bu bölge barışı kaybetti.

Nedeni neydi?

Dünya enerji kaynaklarının en önemli bölümü buradadır.Büyük Orta Doğu dünya petrol rezervlerinin % 80 i ve doğal gaz rezervlerinin % 50 sini barındırır.  Bu coğrafya tarih ve dinlerin olduğu kadar, yaşama güç veren enerjinin de merkezidir. Burada egemen güç olmak demek; dünyayı yönetmek demektir.

Bölgede hala çatışmaların sürmesi, silah üreticilerine büyük olanak verir. Dünya silah ithalatının % 75 i bölge ülkeleri tarafından yapılır. Öte yanda, dünya deniz ticareti, deniz ulaşım yollarını kontrol ve denetim altına alan stratejik boğaz ve körfezler de bu bölgede yer alır; Hürmüz Boğazı, Aden Körfezi, Babel Mendep Boğazı, Suveyş Körfezi ve CebaliTarık Boğazı.

Kaynak: Cemaat ve Barzani-Erdal Sarızeybek/ ES Yayınları

BOP – GOP PROJELERİ

Emine Ülker Tarhan, 16 Nisan 2012’de, Başbakan R. Tayyip Erdoğan tarafından yazılı olarak cevaplanması isteğiyle TBMM’ye önerge sundu, ancak cevap alamadı. İşte, CHP Milletvekili’nin Erdoğan’ı susturan o soruları:

Yasal dayanağı ne?
Amerika Birleşik Devletleri’nin (Büyük Ortadoğu Projesi) BOP ve (Genişletilmiş Ortadoğu Projesi) GOP projelerine Türkiye’nin “eş başkan” olarak dahil olmasının yasal dayanağı nedir? Bu ’eş başkanlık’ görevi hangi uluslararası anlaşma ile Türkiye’ye verilmiştir?

Karar nasıl alındı?
BOP ve GOP için eş başkanlık görevleri, hangi tarihlerde ve nerelerde gerçekleşen toplantılar sonucunda karara bağlanmış ve hangi sözleşme sonucunda Türkiye’ye verilmiştir?Türkiye, eş başkanlık için ABD’ye hangi taahhütlerde bulunmuştur?

Hangisini uyguladınız?
Eş başkanlık görevi verilirken, BOP ve GOP projelerinin tarafınıza açıklanan amaçları nelerdir? Türkiye’nin “eş başkanlık” görevi çerçevesinde yükümlülükleri nelerdir? Bu yükümlülüklerden hangisini yerine getirdiniz?

Neden onay alınmadı?
ABD ve Türkiye arasında BOP veya GOP için bir anlaşma söz konusu ise, bu anlaşma neden Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulmamıştır? Türkiye, ’eş başkanlık’ görevi çerçevesinde bugüne kadar hangi faaliyetleri yürütmüştür?

Suriye BOP görevi mi?
Malatya Kürecikte kurulan füze kalkanı, BOP ve GOP eş başkanlığının bir gereği midir? Türkiye’nin, Suriye’de iç savaşı kışkırtması ve barış yerine savaşı zorlamasının nedeni BOP/ GOP eş başkanlığını yürütüyor olmamız mıdır?

Erdoğan, CHP’li Tarhan’ın sorusuna cevap veremedi.
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Başbakan’a, TBMM Başkanlığı aracılığı ile Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi eş başkanlığı görevini kimden ve nasıl aldığını sordu.

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı aracılığı ile Başbakan Tayyip Erdoğan’a, daha önce defalarca açıkladığı Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOP) Eşbaşkanlığı görevini kimden ve nasıl aldığını sordu. Tarhan’ın, 16 Nisan 2012 tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergenin girişinde “ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) olarak başlattığı, daha sonra buna yeni coğrafyalar ekleyerek, Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi (GOP) olarak revize ettiği Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı yeniden şekillendirme projesine Türkiye olarak ‘eş başkanlık’ yaptığınızı çeşitli demeçlerinizde ifade ettiniz. Açıklamalarınızda, Türkiye’nin BOP ve GOP çerçevesinde bir görev yürüttüğünü açık ve net bir şekilde, bir çok kez dile getirdiniz.” ifadesine yer verildi.

TBMM’nin onayı yok
Emine Ülker Tarhan Daha sonra Erdoğan’ı şu soruları yöneltti.: “Amerika Birleşik Devletleri ’nin BOP ve GOP projelerine Türkiye’nin “eş başkan” olarak dahil olmasının yasal dayanağı nedir? Bu görev hangi uluslararası anlaşma ile Türkiye’ye verilmiştir? Eş başkanlık görevleri, hangi tarihlerde ve nerelerde gerçekleşen toplantılar sonucunda karara bağlanmış ve hangi sözleşme sonucunda Türkiye’ye verilmiştir? Türkiye bunun için Amerika Birleşik Devletleri’ne hangi taahhütlerde bulunmuştur? Bu yükümlülüklerden hangisini yerine getirdiniz?” Tarhan ayrıca, anlaşmanın neden TBMM’nin onayına sunulmadığını da sordu.

Cevap gelmedi
Soru önergesi TBMM İç tüzüğe gereği, “en geçe 15 gün içinde cevaplandırılması” için TBMM Başkanlığı tarafından Başbakanlığa gönderildi. Ancak, Tarhan’ın yazılı sorusuna yasal süresi içinde cevap gelmedi. TBMM İç tüzüğü’ne göre 15 gün içinde soru önergesini cevaplanmadığı durumlarda  TBMM Başkanı, ilgili bakanlık ya da başbakanlığın dikkatini çekiyor. Yazılı sorular, dikkat çekme yazısının gönderildiği tarihten itibaren 10 gün içinde de cevaplandırılmaz ise, “Gelen Kağıtlar” listesinde ilan ediliyor. Tarhan’ın, cevaplanmayan yazılı soru önergesi de TBMM Gelen Kağıtlar’da yayınlandı.

Eş başkan olduğunu defalarca söylemişti
Büyük Ortadoğu Planı (BOP) ilk kez 7 Ağustos 2003’te dönemin ABD Başkanı Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice tarafından “Transforming Middle East” makalesi ile gündeme taşınmıştı. Birçok defa BOP’un bir alt biriminin eş başkanı olduğunu zikreden Başbakan Erdoğan, 16 Şubat 2004’te Kanal D’de yayınlanan “Teke Tek” adlı programda Fatih Altaylı’yaŞu anda Amerika’nın da Büyük Ortadoğu Projesi var ya… Genişletilmiş Ortadoğu yani… Bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir. Bunu başarmamız lazım” demişti.

25 Haziran 2004’te Çırağan Sarayı’nda gerçekleşen ABD-TESEV-Alman Marshall Fonu Toplantısı’nda ise  üstlendiği eşbaşkanlık görevine değinip, “Üstlendiğimiz misyon gereği Ortadoğu ve Avrasya ülkelerine yöneleceğiz” açıklamasını yapmıştı.

4 Mart 2006’da AKP İstanbul Bayrampaşa ilçe kongresi’nde yaptığı konuşmada da, “Türkiye’nin Ortadoğu’da bir görevi var. Biz Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlarından biriyiz. Bu görevi yapıyoruz.” demişti. Bu arada Erdoğan’ın, GOP Eşbaşkanlığı görevi her kesimden tepki görürken tek destek İmralı’dan gelmişti. 29 Eylül 2006 günü gazetelerde yer alan açıklamasında, Erdoğan’ın görevini desteklediğini açıklamış ve “silah bırakma” çağrısı yapmıştı.

Kaynak:http://turkalevi.com/2012/08/31/bop-esbaskanligi-gorevini-kim-verdi/

EĞİTİM SİSTEMİMİZ.

fulbright

Atatürkçüler yenildi… Yenilgi, birkaç ay, ya da birkaç yılda içinde gerçekleşmedi.  Sivil ve asker Atatürkçüler, 60 yıl öncesinden başlayarak adım adım yenilgiye doğru ilerlediler. Şimdi sizlere, Atatürkçülerin, aşama aşama yenilgiye doğru nasıl yürüdüklerini özetleyerek anlatayım:

  • Atatürkçüler; “Özelleştirmenin” asıl amacının ekonomik olmasının ötesinde siyasi olduğunu kavrayamadılar.
  • Pektim, Tüpraş, Seka, Tekel. Sümerbank, Türk Telekom başta olmak üzere Tüm Kamu İktisadi (KİT) kuruluşlarımız birer birer elden çıkarken geri durdular. Oysa bu kuruluşlar devletin, yani yoksul Türk halkının mallarıydı.
  • Yeraltı ve yerüstü madenlerimiz ve işletmelerimiz peşkeş çekilirken sessiz kaldılar. Limanlarımız, bankalarımız, elimizden alınırken Atatürkçüler umursamadılar.
  • Topraklarımız elden çıkmaya başladı, Türk çiftçisi kendi tohumunu ekemez oldu, Siyonist İsrail’den genetik yapısı tam bilinmeyen kısır tohumlar satın almak zorunda bırakıldı, Atatürkçülerin sesi çıkmadı.
  • Kısacası; Atatürkçüler, ekonomik kaleler teslim alınırken seyirci kaldılar. Tapusuz gecekondular yıkılırken taşla sopayla yoksul ailelerin direnişlerinden bile gerekli dersi çıkaramadılar.
  • Atatürkçüler; vatan dedikleri toprakların altında ve üstündeki tüm zenginliklerin gerçek sahipleri olduklarının farkında bile değillerdi.
  • Malını mülkünü kaybetmiş, değil ulusların, bireylerin bile yaşam savaşımı vermesinin çok güç olacağını, ekonomik kaleleri teslim alınmış ulusların bağımsızlıklarını da yitireceklerini göremediler. Bağımsızlık, Egemenlik, Manda ve Avrupa Birliği (AB) konularını tam kavrayamadılar, ne anladıkları ise açık ve net değil.
  • Atatürkçüler; AB’ne katılmanın aslında AB vesayeti altına girmek, kısacası AB Mandasını kabul etmek anlamına geldiği noktasında birleşmiş değillerdir.

Atatürkçülerin Başöğretmeni Mustafa Kemal değil mi?

  • Atatürkçüler; Başöğretmen Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışından yaklaşık üç ay sonra, 11 Ağustos 1919 tarihinde düzenlediği Erzurum Kongresinde söylediklerini okumamışlar, öğrenmemişler.

Erzurum Kongresi sürecinde Mustafa Kemal Paşa arkadaşlarına, Amerikan Mandası hakkında şunları söyler: “İstanbul Manda’dır tutturmuş gidiyor. Bu olmayacaktır! Benim anladığıma göre İstanbul’daki kişiler, bizi Amerikan’da Wilson’a, Senatoya, Kongreye müracaat ettirmek ve bütün Türk milleti namına istenen bir manda oyununa düşürmek istiyorlar.  Bu oyuna gelmeyeceğiz!  Öyle bir manda istenecek veya verilecekmiş ki, hükümdarlık hukukuna, hariçteki temsil hakkımıza, vatan bütünlüğümüze dokunmayacaklarmış. Buna ve böylesine, Amerikalılar değil çocuklar bile güler! Her şeyin başında, Amerikalılar kendilerine hiçbir çıkar sağlamayan böyle bir mandayı niçin kabul etsinler? Amerikalılar bizim kara gözlerimize mi âşık olacaklar, bu ne hayal ve gaflettir. Hayır paşalar, Hayır beyefendiler, hayır hanımefendiler, hayır!

Manda yok! Ya istiklal, ya ölüm!. . 

Amerkan Mandası diye çırpınanlar, düşman işgali altında bulunan sinirleri ve zaafları ile bu millete ve bize inanmayanlardır. Bizim hayal ve macera peşinde koştuğumuzu sananlardır. Eğer bunlar Anadolu’nun ve Türk milletin gerçek duygularını bilseler, bizim çalışmalarımızın hedefini kavrayabilseler, Erzurum Kongresinin kararlarının nasıl bir vicdan ürünü olduğunu takdir edebilseler, bu yanlış fikirlerinden dolayı utanç duyarlar.

Bunlar ümitsizlik ve bozgunluk içinde gerçeklerden uzak olarak yaşayan ve ne yapacaklarını, ne yapılmakta olduğunu bilmeyen insanlardır.  Kongre, duygularını açıkça belirtmiştir. Heyet-i Temsiliye kararını vermiştir. Milli irade bilinç ve yolunu bulmuştur. Davamız yürümektedir ve yürüyecektir. Başarılı olmamak için hiçbir sebep yoktur.

Hiçbir olumsuz kararı tanımayacağız! Milli egemenlik esasını ve Milli Meclis kararını ifadelendirmeyen hiçbir anlaşmayı etmeyecek, tanımayacağız!”

Son altmış yılın altmış Atatürkçüleri, (elbette istisnaları vardır) Mustafa Kemal Paşa’nın yukarıda verdiği dersi okumamışlar, anlamamışlar, öğrenmemişler, özümsememişlerdir.

  • Atatürkçüler, AB mandasını kabul için sadece müracaat etmekle kalmamış, başvurunun kabul edilmesi için yıllarca yalvar yakar olmuşlardır.
  • Atatürkçüler, Anadolu’nun ve Türk milletinin gerçek duygu ve isteklerinin neler olduğunu bilememişler, öğrenmek için hiçbir çaba harcamadıkları gibi, kendilerini ’seçkin’ kişiler olarak görüp halka tepeden bakmışlar. En sıkıcı Atatürkçü bilinenler, halkımızın yüzde 60’nın aptal olduğunu sapık bir zevkle söyleyip durmuşlardır.
  • Atatürkçüler, Türk haklını ‘koyun sürüsüne’ benzeterek hep bir çoban arayışı içinde olmuşlardır.
  • Atatürkçüler, bir yandan AB hibelerini ve Siyonist Soros dolarlarını cebe indirirken bir yandan da Türk halkını aşağılamaktan dolayı hiç utanç duymamışlardır.
  • Birinci Meclis’ten beri Mustafa Kemal karşıtı, Cumhuriyet ve Devrim karşıtı olan şeriatçılar, hilafetçiler, padişahçılar dış destek de alarak hiç ara vermeden, kendi deflerine doğru adım adım ilerlerken; Atatürkçüler ulusalcı bilince erişememişler ve Kemalist Devrimci yolu bulamamışlardır.
  • Atatürkçüler, ulusun bağımsızlığını ve egemenliğini elinden alan, vatanın bölünüp parçalanmasının yolunu açan tüm olumsuz kararları tanımış, kabullenmişlerdir.

Sivas Kongresine katılan üç İstanbul delegesinden biri olan Tıp Fakültesi 3. sınıf öğrencisi Tıbbiyeli Hikmet ile Mustafa Kemal arasında, 9 Eylül 1919 gecesi geçen konuşmayı, çoğu Atatürkçüler duymuştur.

  • Paşam, temsilcisi bulunduğum tıbbiyeler beni buraya bağımsızlık davamızı başarma yolundaki çalışmalara katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem! Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olacak olursa olsunlar şiddetle reddeder ve kınarız. Varsayalım manda fikrini siz kabul ederseniz, sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcı değil vatan batırıcı olarak adlandırır ve lanetleriz!
  • Evlat, müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, azınlıkta kalsak bile mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklal, ya ölüm!                                                         
  • Günümüz Atatürkçüler, Tıbbiyeli Hikmetin onurlu ve yiğit duruşunu, ABD vesayetçileri ve AB mandacıları karşısında sergileyemedikleri içi yenilmişlerdir.
  • Atatürkçüler, ilkelerin değil, yücelttikleri kişilerin takipçisi ve savunucusu olmuşlardır.
  • AB, Türkiye’de en az 3 bin kurum ve kuruluşa hibe dağıttı. En az 2 bin gazeteci, yazar, çizer, televizyon programcısı, AB hibeleri ile İĞFAL edildi.
  • Atatürkçüler, hibe iyi midir, değil midir, Hıristiyan AB den hibe almanın bir sakıncası var mıdır, yok mudur konusunda görüş birliğine varmış değillerdir.
  • AKP’nin seçim kazanıp iktidarda kalabilmek amacıyla yoksul halkımıza başta kömür olmak üzere bazı temel tüketim mallarını dağıtmasını kınayan, bu tür yardımları alan halkımızı da ‘bir paket makarnaya kendilerini sattılar’ diye aşağılayan Atatürkçülerin, AB’den, yani karşılıksız para almasında sakınca görmeyişlerine ne demeli?  Hıristiyan Avrupalının Müslüman Türklere karşılıksız para vermeyeceği gerçeğini hala kavrayamamış olan Atatürkçüler,’Bağımsızlık’ ve ‘Ulusal Egemenlik’ kavramlarından da hiçbir şey anlamadıklarını ortaya koymuşlardır.
  • Atatürkçüler, NATO’nun ne tür bir örgüt olduğunu tam öğrenemediler, irdelemediler. NATO’nun gerçek yapısını yazan, anlatan yurtsever araştırmacıları da dinlemediler, dinlemek istemediler. NATO demek ABD demektir, bilincine varamadılar. NATO’nun ulusal ordulara karşı olduğunu, ulusal orduları ortadan kaldırmayı hedeflediğini göremediler. NATO’ya katılmakla Türk Ordusunun da Amerikalı komutanların yönetimi ve denetimi altına girdiğini görmediler, görmek istemediler, görmezlikten geldiler.
  • Atatürkçüler, NATO’nun, daha doğrusu Pentagon’un onaylamadığı albayların Türk Ordusunda generalliğe yükseltilmediğini yarım yamalak, dedikodu düzeyinde duydular ama bunu fazla umursamadılar, “Kemalin Askerlerine nasıl olur da Amerikalıların komutan seçer”, diye sorgulamadılar, sorgulamaktan korktular.
  • I. Dünya Savaşında Osmanlı Ordusunun başında Alman generaller bulunuyordu. Osmanlı Devleti savaştan yenik çıktı.
  • Atatürkçüler, 1950’den sonra Türk Ordusunun da yönetim ve denetiminin Amerikalıların eline geçmiş olmasında hiç kaygı duymadılar. ABD’nin Türk Ordusu içine CIA ajanları sokması, giderek ordunun içinden subayları devşirerek kendisine hizmet eden ajanlara dönüştürmesi de Atatürkçüleri hiç kaygılandırmadı, hatta hiç ilgilendirmedi.
  • Atatürkçüler, ABD hizmetkarı generalleri, şeriatçı genelkurmay başkanlarını, CIA ajanı subayları hiç sorgulamadığı gibi, sorgulamaya kalkan yurtseverleri sağlıksız bir ordu sevgisiyle önledi, susturdu.
  • Atatürkçüler, Türk Halkının Ordusu ‘Kemalin Askerleri’ olan Türk Silahlı Kuvvetleri ile bu ordunun yüksek komutanlarını ayrı ayrı ele alıp değerlendirme yeteneğini ve cesaretini göstermedi, gösteremedi. ‘Türk Ordusu bizim göz bebeğimizdir. Türk Ordusuna toz kondurtmayız. Ancak ordumuzun komutanlarını değerlendirmek ve eleştirmek de bizim hakkımız ve görevimizdir’ diyemedi. Bunu demekten çekindi.
  • Atatürkçüler, vatan hainliğine teşebbüs etmiş komutanları bile kucaklamayı, korumayı ulusalcılık sandı.
  • Atatürkçüler, Türk Ordusunun yönetim ve deneyimini ABD’ye ve onun hizmetindeki yüksek komutanlara bıraktığı için yenildi.
  • Atatürkçüler, Mustafa Kemalin “Eğer bir gün ‘Türk Milleti yenildi’ denilirse inanmayınız. Yenilen Komutanlardır!” sözlerindeki derin anlamı kavrayamadı ve ABD’ye teslim olmuş, AB mandasını kabul etmiş komutanlarla birlikte yenildi.
  • Atatürkçüler, ‘Kapitalizm’ ve ‘Emperyalizm’ deyimlerini sıkça kullandılar, ama deyimlerin kavramını tam anlayıp ete kemiğe . Emperyalizm karşıtı bilince ulaşamadılar

Oysa Başöğretmen bu konuda ders vermişti, şöyle demişti: “En büyük düşman, düşmanların düşmanı ne falan ne de filan milletler; bilakis bu, adeta her tarafı kaplamış ve saltanat halinde bütün dünyaya hâkim olan Kapitalizm afeti ve onun çocuğu Emperyalizmdir! Biz hakkımız savunmak ve bağımsızlığımızı güvencede bulundurabilmek için, bizi yok etmek isteyen Emperyalizme ve bizi yutmak isteyen Kapitalizme karşı ulus olarak savaşmayı yerinde gören bir öğretiyi izleyen insanlarız.”

  • Atatürkçüler, son altmış yıldır Kapitalizme ve Emperyalizme karşı savaşmadılar, karşı cephenin ürettiği, “Küreselleşme”, “Globalleşme”, “Yeni Dünya Düzeyi”, Serbest Piyasa Ekonomisi” gibi kavramlara kanmayı, bu kavramları savunmayı yeğlediler.

Bilgili donanımlı ve yetenekli ulusal yazarlarımız, günümüz Emperyalizmini tanımlamak amacıyla ortaya bir, “Küresel Çete” kavramını koydular. Tüm dünya halklarını ezip sömürmek ve yer küresinin tüm zenginliklerini ele geçirmek isteyen bu Küresel Çetenin en tepedeki üç gizli örgütünü ayrıntılarıyla tanıttılar.

*** CFR (Dış İlişkiler Konseyi

*** Bilderberg

*** Trilateral

Bu örgütlerin yöneticilerinin de Siyonist Yahudiler olduğunu vurguladılar. Bununla da kalmadılar, Küresel Çete örgütünün Türkiye’deki bağlantılarını da isim isim açıkladılar. Hayati önem taşıyan bu bilgiler, Atatürkçüleri ilgilendirmedi.

  • Atatürkçüler, tüm dünyaya yayılmış Masonların, Lions ve Rotary Kulüplerinin aslında Küresel Çetenin arka bahçeleri olduğunun bilincine varamadılar.
  • Atatürkçüler, Mustafa Kemalin 13 Ekim 1935 tarihinde Türkiye’deki tüm Mason localarını kapattırmış olmasının temelinde yatan önemli nedeni araştırmadılar, hiç okumadılar, hiç öğrenmediler. Masonluğu öven köşe yazarlarını Ulusalcı, Atatürkçü diye tanımlayıp kucakladılar.
  • Atatürkçüler, Cumhuriyet Devrimlerinin bir bütün olduğunu, bunların arasından yalnız birini, Laikliği öne çıkarıp, Laikliği savunmakla başarılı olamayacaklarının farkına varmadılar. Birinci Meclis Döneminde kurulmuş olan dört hükumette de bir “Din Bakanı” bulunduğunu ve bu bakanın protokolde Meclis Başkanı Mustafa Kemal’den sonra geldiğinden ve Mecliste bir de “ Şeriat Komisyonu” bulunduğunu öğrenemediler, haberleri olmadı.

27 Aralık 1949 tarihinde, yani İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığı döneminde, Türk çocuklarının eğitimi resmen Amerikalılara teslim edildi. ABD ile imzalanan ikili anlaşma gereği, sekiz kişiden oluşan bir eğitim komisyonu kuruldu. Bu komisyonun adı; “Fullbright Eğitim Komisyonu” idi. Sekiz üyeden dördü Amerikalı, dördü de Türk’tü. Bu komisyonun görevi, Türk çocuklarının ilk, orta ve lisede okuyacağı derslerin müfredatını yani programlarını belirlemekti. Türk Ulusunun geleceği olan gençlerin eğitimi, yarısı Amerikalılardan oluşan bir komisyona bırakılıyordu. Komisyon bir konuda karar verirken oylar 4 evet 4 hayır çıkarsa ne olacaktı? Çözüme bakınız! O tarihte Ankara’da bulunan Amerikan Büyük Elçisinin vereceği oy, belirleyici olacaktı. Bu tür bir uygulama ancak sömürge ülkelerinde görülebilir.

  • 27 Mayıs 1960 ihtilalini yapanlar,  kendilerini devrimci olarak niteleyenler “Fullbright Eğitim Komisyonu” nu ortadan kaldırmadılar!
  • Atatürkçü ve Halkçı olarak bilinen Bülent Ecevit, beş kez Başbakan oldu, beş kez hükumet kurdu. Neden “Fullbright Eğitim Komisyonu”nun sonunu getirmedi?
  • Köy Enstitülerinden mezun olmuş çok değerli yazarlar, aydınlar da “Fullbright Eğitim Komisyonu”na karşı neden tavır almadılar? Her yıl Köy Enstitülerinin kuruluş gününü yaşlı gözlerle anıp ağlaşacaklarına “Türk Çocuklarının eğitimi Amerikalılara teslim edilemez!” diye neden ayaklanmadılar?
  • Son altmış yılın yüksek komutanları da “Fullbright Eğitim Komisyonu’na” karşı bir tavır almadılar. Bir yandan Türk Ulusunun geleceği olan gençlerin eğitiminin Amerikalılara bırakılmasına göz yumarken, bir yandan da 10 Kasımlarda ve ulusal bayramlarda Anıtkabir’de Atatürk’ün manevi huzuruna çıkıp “İzindeyiz” diye yazmışlardır. Açıkça belli oluyordu. Atatürkçüler; Atatürk’ün şu öğüdünü okumamışlar, ya da okumuş ama unutmuşlardı: “Çocuklarımıza, gençlerimize her şeyden önce Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi benliğine ve ulusal geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla savaşmak gereği öğretilmelidir.”

Acı gerçeği hiç çekinmeden söylemek zorundayız: Atatürkçüler Yenildiler. Belki bundan daha acısı, Atatürkçülerin henüz yenildiklerinin farkında olmayışlarıdır.

Kaynak: Yılmaz DİKBAŞ/Atatürkçüler Yenildi- Nergiz Yayınları

MASON MİLLETVEKİLLERİ

MasonLocaamblem

Son 60 yılda çok sayıda mason, milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine girdi.   12 Haziran 2011 Genel Milletvekili Seçiminde, Atatürk’ün partisi olduğu iddia edilen CHP’nin milletvekili listelerinde masonlara öncelik verilmiş olduğu görüldü. Çok sayıda Lions Kulübü ve Rotary Kulübü üyesi de Meclise CHP milletvekili olarak girdi. CHP de yalnız milletvekilliğini değil, üst düzey yönetici kadrolarının çoğunu da masonlar ele geçirmiştir.                                                                                                                             Milliyetçiliğini öne çıkaran Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) nin de 12 Haziran 2011 Genel Milletvekili seçim listesinde çok sayıda mason, Liyons ve Rotary kulüp üyeleri ter almaktaydı.                                                                                                                             Masonların milliyetçi olmayacağını MHP seçmenleri bilmiyor muydu?                                     Bazı tanınmış Mason milletvekilleri şunlardır:

CHP Milletvekilleri:                                                                                                         

  • Prof.Dr. Süheyl BATUM
  • Prof. Dr. Mehmet HABERAL
  • Atilla KART
  • Sinan AYGÜN
  • Mahmut ÖZTÜRK
  • Turhan TAYAN
  • Onur ÖYMEN
  • Reşat MİMAROĞLU
  • Prof. Dr. Mim Kemal ÖKE
  • Prof. Dr. Hazım Arif KUYUCAK
  • İlhan KESİCİ
  • Asım EREN
  • Aytunç ÇIRAY
  • Faris ÖZDEMİR
  • Bülent KUŞOĞLU
  • Mustafa EREN
  • Emrehan HALICI, Rotary Kulübü üyesi
  • Gökmen ÖGÜT, Rotary Kulübü üyesi
  • Bülent TEZCAN, Rotary Kulübü üyesi
  • Mustafa Serdar SOYDAN, Rotary Kulübü üyesi

MHP Milletvekilleri:

  • Sümer ORAL
  • Cihan PAÇACI
  • Bahattin ŞEKER
  • Deniz BÖLÜKBAŞI
  • Mesut DEDEOĞLU

Diğer Milletvekilleri:

  • Fuat Hulusi, DP
  • Ertuğrul Çolak, DP
  • Lütfü Tokoğlu, DP
  • Ekrem Tok, DP
  • Sait Mekki Esen, DP
  • Hadi Hüsman, DP
  • Burhan Bozdoğan, AP
  • Haldun Menteşoğlu, AP
  • Cevdet Akçalı, AP
  • Cengiz Tuncer, ANAP
  • Ferruh İlter, ANAP
  • İsmail Şengün, ANAP
  • Barlas Doğu, ANAP
  • Prof.Dr. Mükerrem Hiç, ANAP
  • Mehmet Erdal Durukan, ANAP
  • Cemil Karahan, CKMP
  • Turham Çömez, AKP

Kaynak: Atatürkçüler Yenildi / Yılmaz DİKBAŞ (Nergiz Yayınları)

“Saygıdeğer ulusuma öğütlerim ki; Bağrında yetiştirerek başının üstüne dek çıkaracağı adamların kanundaki, vicdanındaki öz mayayı çok iyi incelemeye dikkat etmekten hiçbir zaman geri kalmasın”

Mustafa Kemal ATATÜRK

KÜRT İSYANLARI DİYORLAR, AMA DEĞİL.

bdpnin_istedigi_ozerk_kurdistan_bakin_hangi_15_sehri_istiyorlar_h5741

Hepsi üç BEYZADE idi…

Yavuz Sultan Selim’le iş birliği yaptılar. Barzan’da bey oldular.

Osmanlı dağılırken elli yılda altı isyan çıkardılar.

Adına “Kürt İsyanları” dediler ama değildi…

Hepsi üç ŞEYHZADE idi.

Sultan II.Mahmut’la iş birliği yaptılar. Barzan’da şeyh oldular.

Cumhuriyet kurulurken, elli yılda on isyan çıkardılar.

Onlar da “Kürt İsyanları” dediler, ama değildi.

Bu altı kişi, Barzan’dan yola çıktı…

Amaçları, bir devlet kurup Asya ile Anadolu arasına konmaktı.

Cemaat ve Barzani Irak’ta yaşarken…

Kahin Ezra, Tevrat’ı kaleme alıyor, kutsal Yahudi halkını seçiyordu.

Kimdi bunlar?..

Tarihimizde “ Kürt İsyanları” şeklinde yazılmış olan on altı olay var. 1806’dan günümüze kadar. Çıkış noktaları müşterek: KUZEY IRAK. Buradan Anadolu^ya yayılmış.İsyan adı altında ortaya dökülen kimliğe, kısaca ve toptan “Kürt” deniliyor.

Bu noktada “ Neden Kürt? “sorusu akla geliyor.

Gerçekten de bu olayları tertipleyen ve çıkaranlar Kürt müydü?

Öyleyse eğer;

Bu resimdeki olaylar ve insanlar Kürt kimliği üzerinde inşa edilebiliyor.

Ama değilse;

Konunun bu yönde araştırılması ayrı bir önem kazanıyor.

Olayların hep Irak coğrafyası içinde olduğu açık.

Bu kez “Neden bu coğrafya?”sorusu öne çıkıyor.

İsyanları tetikleyen bu kimlik Kürt ise, çıkış yerinin alışıla geldik Doğu Anadolu olması gerekirken, Irak’ın seçilmiş olması insanı düşündürüyor. Bu düşünceler ise insan aklını derin araştırmaya sevk ediyor.

Hep aynı tabloda kimlik ve coğrafya konusu bir yana, insanları böylesi bir eyleme geçiren motiflerin tek bir inanç biçimi etrafında toplanışı, bu olaylara merakı artırıyor.

Bu halde düşünen akıl; “Neden bu inancın cemaati hep isyan çıkarıyor?” diye soruyor.

Anadolu’da onca tarikat ve cemaatin bulunmasına karşın, tarihten günümüze gelen bu isyanları aynı cemaat liderlerin in tertiplemiş oluşu, bu kez ilgiyi bu din öğretisi üzerine çekiyor.

Son yüzyıla bakıldığında adı “Kürt” oyulmuş bu isyanların, “kimlik, coğrafya ve cemaat” temelinde Barzanilerin sembolize ediyor olması ise başlı başına bir olay!

Doğu Anadolu’nun aşiret yapısı içerisinde adı duyulmamış bir aşiretin (Barzani’nin) iki yüz yıllık bir isyan siyasetini günümüzde sahiplenip buna öncülük ediyor olası, araştırmamızı daha da ilginç kılıyor.

Adı “Kürdistan” olan, sınırları Akdeniz’den doğuyu takip ederek Karadeniz’e ulaşan bir harita çiziliyor.

Bu harita Anadolu ile Asya’nın bağını kesen bir kılıcı resmediyor.

Bu durumda;

“Gerçek amaç nedir?”

 “ KÜRT DEVLETİ KURMAK MI, YOKSA İKİ KITAYA YAYILMIŞ TÜRK DÜNYASINI BÖLMEK Mİ?

 Erdal SARIZEYBEK Cemaat ve Barzani / ES Sarızeybek Yayınları

MASONLAR YARGIDA

MasonLocaamblem

2001 yılında İngiltere’de masonların en yoğun olduğu kurumların yargı ve istihbarat servisleri olduğu gerçeği ortaya çıkar.

Bunun üzerine İngiliz Hükümeti bir kararname çıkararak hemen uygulamaya koydu.

Buna göre;

Polisler, yargıçlar,savcılar, ve ceza evi gardiyanları göreve başlarken yapılan kayıtlarda, mason olmadıklarını yazılı olarak bildireceklerdi.

Demokrasinin beşiği olarak bilinen İngiltere’de hükümet, yargı organlarında  ve emniyet güçlerinde masonların bulunmasını engelleme yoluna gitmişti.

Türkiye’de böyle bir uygulama yoktur.

Atatürkçüler, yargıda çok sayıda masonun bulunmasını sorgulamamışlar, bundan hiç rahatsız olmamışlardır.

Yargıdaki masonların çok küçük bir bölümünü aşağıda veriyorum.

  1. Ahmet Hamdi BOYACIOĞLU, Anayasa Mahkemesi Başkanı.
  2. Aydın TUNCAY, Danıştay Üyesi.
  3. Cahit TUNGER, İstanbul Barosu Başkanı.
  4. Orhan Arif ÖZDEŞ,  Danıştay Başkanı
  5. Edip Adil ERGÜN, 1. Asliye Ceza Yargıcı.
  6. Emin Hilmi GÖKER,  Yargıç.
  7. Fahri AR, Yargıç.
  8. Fevzi ARIKAN, Yargıç.
  9. Fikret DAVAZ, Yargıç.
  10. Gültekin TURAN, Yargıç.
  11. Halil TÜMER, Yargıç.
  12. Hüseyin Aydın SARAÇOĞLU, Yargıç.
  13. Latif YALÇIN, Kartal Cumhuriyet Savcısı.
  14. M. Edip ERGİNÖZ, Yargıtay Üyesi.
  15. M. Reşit ALGAN, Kadıköy Ceza Yargıcı.
  16. M.Şafik AKBAŞ, Savcı
  17. M. Selehattin BULAK, İstanbul 1. Asliye Ceza Yargıcı
  18. Nihat RENDA, Yargıç.
  19. Orhan FEVZİOĞLU, Yargıç.
  20. Orhan SALTCAN, Sayıştay 4. Daire Başkanı.
  21. Sabahattin Karakut OKUTAN, Savcı.
  22. Şevket MÜFTÜGİL, Yargıç.
  23. Turgut SENGİR, Yargıç.
  24. Vural TİRYAKİOĞLU, Yargıç.
  25. Lemi BUDAK, Afyon Cumhuriyet Savcısı.
  26. Reşat MİMAROĞLU, Danıştay Başkanı.
  27. Ünal YILMAZ, Yargıç.
  28. Ali Nevzat ODYAKMAZ, Yargıç.
  29. Behçet ESEN, Yargıç.
  30. İsmail Hakkı GÜNVER, Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı.
  31. Mazhar BUDAK, Yüksek Hâkimler Kurulu Başkanı.
  32. Derviş Ali OKTAY, Yargıç.
  33. Nedim DEMİREL, Cumhuriyet savcısı,

İngilizce basılmış Masonların El Kitabında, bir mason biraderine karşı mahkemede tanıklık yapmak zorunda kaldığında nasıl davranılacağını şöyle anlatır.

“ Mason biraderlerinin tüm suçlamalarını gizlemelisin..ve eğer bir mason biraderine karşı tanıklık yapmak zorunda kalırsan, onu her zaman korumayı bilmelisin.. Böyle davranman yalancı tanıklık sayılabilir, doğru, ama böyle yapmakla yükümlülüklerini yerine getirmiş olursun.”

Şöyle düşünün;

Sanık MASON,

Yalancı tanık, MASON,

Bir de yargıç masonsa, davacının haklı çıkması mümkün mü?

Mason biraderler arasındaki dayanışma; hiçbir yasayı, hiçbir kuralı, hiçbir ahlaki değeri dikkate almaz. Masonların çıkarı her şeyin üzerindedir.

 Kaynak:Yılmaz DİKBAŞ- Atatürkçüler Yenildi (Nergis Yayınları)

“Saygıdeğer ulusuma öğütlerim ki; Bağrında yetiştirerek başının üstüne dek çıkaracağı adamların kanundaki, vicdanındaki öz mayayı çok iyi incelemeye dikkat etmekten hiçbir zaman geri kalmasın”

Mustafa Kemal ATATÜRK

MASON KOMUTANLAR

MasonLocaamblemAşağıdaki isimleri okurken, şu çok önemli dört noktayı göz önünde tutunuz:

1-Mustafa Kemal Atatürk, mason localarını 1935 yılında kapattırmıştı. Bu nedenle Masonlar Kemalist değildir.

2-Masonluk, yarı gizli bir örgüttür.

3-Masonlar, ulusalcu değildir.

4-TSK İç Hizmet Kanunu 43. Maddesine göre , YSK mensuplarının parti yada derneklere girmeleri yasaktır.

İşte Mason Komutanlarımız.

1- ORGENERAL CEVDET SUNAY (1899-1082)

TSK’nin 12. Genel Kurmay Başkanı.

T. C. 5. Cumhurbaşkanı (1966-1972)

1968 yılındaki söylemi:

“Bugünkü laik okullar birer anarşi yuvası haline geldi. Bu laik okullarda yetişen gençlere memleket idaresi teslim edilemez. On yıl sonra bunların hepsi iş başına geçecekler. Onlara nasıl güvene biliriz?

Hem biz, laik okullara karşı İmam Hatip Okullarını bir alternatif olarak düşünüyoruz. Devletin kilit mevkilerine yerleştireceğimiz kişileri bu İmam Hatip Okullarında yetiştireceğiz.

2. ORGENERAL EMİN FAHRETTİN ÖZDİLEK (1896-1989)

1920 yılı sonunda Kurtuluş Savaşına katıldı.

1958-1960 1. Ordu Komutanı

27 Mayıs 1960 Askeri Darbesinin Milli Birlik Komitesi üyesi.

ORGENERAL REFİK TULGA

1954-1956 Cumhurbaşkanlığı Baş yaveri.

4. ORGENERAL NECDET ÜRUĞ

TSK’nin 19.Genel Kurmay Başkanı.

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

5. ORGENERAL İSMAİL HAKKI KARADAYI

TSK’nin 22. Genel Kurmay Başkanı

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

6. HÜSEYİN KIVRIKOĞLU

TSK’ nin 23. Genel Kurmay Başkanı

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

7. ORGENERAL HİLMİ ÖZKÖK

TSK’ nin 24. Genel Kurmay Başkanı

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

31 Aralık 2004 Yeni Yıl mesajında TSK’ne hitap ederken;

“…Avrupa Birliği Üyeliğini, Ulu Önder Atatürk’ün bizlere vermiş olduğu ‘Türkiyeyi çağdaş uygarlığını ilerisine taşıma hedefi için önemli bir araç olarak görmekteyiz”

AB’ne üye olmak demek, Ulusal Egemenliğini Brüksel’e teslim etmek demektir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün önderlik ettiği ‘Bağımsızlık Savaşı’, Türklerin Ulusal Egemenlikleri için canlarını verdiği bir büyük ihtilaldir.

Atatürk’ü AB yanlısı gibi göstermeye kalkışmak, karşı-devrimciliğin göstergesidir.

Masonların vatanı yoktur!

Masonlukta ulusalcılık yoktur!

Masonlar ulusalcı olamazlar!

Ulusal Egemenliğin elden gidişinin, Ulusal Devletin yok oluşunun, mason Hilmi ÖZKÖK için bir anlamı olmadığı anlaşılmaktadır.

8. ORGENERAL YAŞAR BÜYÜKANIT

TSK’ nin 25. Genel Kurmay Başkanı

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

9- ORGENERAL İLKER BAŞBUĞ

TSK’ nin 26. Genel Kurmay Başkanı

Cercle d’Orient Üyesi ( Büyük Kulüp )

6 Ocak 2012 tarihinde “Terör Örgütü Yöneticiliği”  ve “Cebir ve şiddet kullanarak T. C. Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” suçlamasıyla tutuklandı, Silivri Ceza evine konuldu.

10. ORAMİRAL NEJAT TÜMER

TSK Deniz Kuvvetleri komutanı iken, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin beş kişilik en üst düzey komutanları arasında yer aldı.

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

11. ORGENERAL OSMAN SEDAT CELASUN

TSK Jandarma Genel Komutanı iken 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin beş kişilik en üst düzey komutanları arasında yer aldı

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

12. ORAMİRAL BÜLENT ULUSU

12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin beş kişilik en üst düzey komutanları arasında yer aldı

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

 13.ORGENERAL İRFAN TANSEL

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

14. ORGENERAL TURGUT SUNALP

Genel Kurmay Harekat Dairesi Başkanı

12 Eylül 1980 Askeri Darbesini savunan Turgut Sunalp’a gazeteciler, darbe sonrası gözaltına alınanlara copla tecavüz edilmiş olduğu iddiaları sorulduğunda, akıllardan çıkmayacak şu cevabi vermişti:

“Böyle bir şey yapacak olsak copa ne ihtiyaç olsun, elimizin altında taş gibi delikanlılar var”

ABD’ye olan bağlılığını şöyle ifade etmiştir:

“Ben Türk Harp Akademisinden sonra Amerikan Harp Akademisinde okudum.Türkiye’de ilk NATO subayıyım. NATO’ya hizmet ettim.Amerikalılarla haşır neşir oldum. Benim akranım Amerikalılarla senli benliyim. Çok yakın dostlarım var. Amerika’yı çok severim. Amerikalılar bana çok şey kazandırmıştır. Hatta ikinci vatanım addederim.”

15. ORAMİRAL İRFAN TINAZ

1982 yılında Koramiral rütbesi ile Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı.

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

16. ORAMİRAL KEMAL KAYACAN

1972-1974 Deniz Kuvvetleri Komutanlığı.

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

29 Temmuz 1992 günü evinde, üç Devrimci-Sol militanı tarafından kurşunlanarak öldürüldü.

17. ORAMİRAL HAYDAR SÜKAN

Genelkurmay Başkanlığında İstihbarat Başkanlığı yaptı.

18. ORAMİRAL ZAHİT ATAKAN

Genelkurmay Başkanlığında İstihbarat Başkanlığı yaptı.

1983-1986 Deniz Kuvvetleri Komutanı.

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

19. ORAMİRAL ORHAN KARABULUT

1988-1990Deniz Kuvvetleri Komutanı.

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

20. ORAMİRAL VURAL BAYAZIT

1992-1995 Dniz Kuvvetleri Komutanı

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

21. ORAMİRAL SALİM DERVİŞOĞLU

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

22. ORGENERAL SELAHATTİN DEMİRCİOĞLU

1997-1999 Deniz Kuvvetleri Komutanı

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

23.ORGENERAL ADNAN ERSÖZ

1977 yılı Kara Kuvvetleri Komutan vekili.

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

24.ORGENERAL ÇEVİK BİR

1995-1998 Genelkurmay 2. Başkanı.

1998-1999 1. Ordu Komutanı

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

Amerika’da çok etkili, ünlü Siyonist Yahudi kuruluşu JINSA, Çevik Bir’e “Liderlik” ödülü verdi.

İç içe geçmiş bir CIA-MOSSAD yapılanmasına sahip olan JINSA, Çevik BİR’in cumhurbaşkanı  olması için girişimlerde bulundu.

25.ORGENERAL KEMAL ATALAY

1968-1969 Jandarma Genel Komutanı

1969-1970 1. Ordu Komutanı

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

26. ORAMİRAL NECATİ ÖZGEN

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

28. ORAMİRAL ARİF AKDOĞANLAR

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

 28.ORAMİRAL HAYDAR OLACAY NOYAN

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

 29.ORAMİRAL NEJAT SERİM

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

 30.ORAMİRAL CEMAL SUER

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

31.ORAMİRAL ERDOĞAN YAZICI

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

32. ORGENERAL EŞREF MANAS

33. ORGENERAL KAYA YAZGAN

Cercle d’Orient ( Büyük Kulüp ) Üyesi.

 Ayrıca;

12 KORGENERAL

3 KORAMİRAL

9 TÜMGENERAL

6 TÜMAMİRAL

15 TUĞGENERAL

8 TUĞAMİRAL

12 KURMAY ALBAY

20 ALBAY

1 KURMAY BİNBAŞI

Üst düzey mason komutanlarımızdır.

CERCLE D’ORIENT ( BÜYÜK KULÜP )

Masonik bir örgüt olan  “Büyük Kulüp Derneği” Cercle d’Orient hakkında 33. derecede mason olan Kurmay Albay Ertuğrul ALATLI  şunları söylemiştir;

“Büyük Kulüp, atama bekleyen her üst düzey bürokratın ve kuvvet komutanlığı  hesapları içerisindeki paşaların tek sığınma yeridir. Genellikle terfi aşamasını tereddütlü görenler hiç istemeseler de buraya üye olurlar k, kuvvet komutanlığının yolu açılsın.”

 Alıntı: Yılmaz DİKBAŞ-Nergiz Yayınları Atatürkçüler yenildi

“Saygıdeğer ulusuma öğütlerim ki; Bağrında yetiştirerek başının üstüne dek çıkaracağı adamların kanundaki, vicdanındaki öz mayayı çok iyi incelemeye dikkat etmekten hiçbir zaman geri kalmasın”

Mustafa Kemal ATATÜRK

HÜKÜMETLERİMİZE SIZMIŞ MASONLAR!

MasonLocaamblem

T. C. 19. Adnan MENDERES Hükumeti, (22 Mayıs 1950- 9 Mart 1951)

Birinci Menderes Hükumetinin 17 Bakanlığının 13 Bakanı Masondur.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı: Samet AĞAOĞLU

Gümrük ve Tekel Bakanı: Nuri ÖZSAN

Adalet Bakanı: Halil İbrahim ÖZYÖRÜK

İçişleri Bakanı: Ruknettin NASUHİOĞLU

Milli Savunma Bakanı: Refik Şevket İNCE

Maliye Bakanı: Halil AYAN

Bayındırlık Bakanı: Fahri BELEN

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Nihat Yaşar BELGER-Ekrem Hayri ÜSTÜNDAĞ

Ekonomi Bakanı: Zühtü Hilmi VELİBEŞE

Ticaret Bakanı: Mehmet Muhlis ETE

Çalışma Bakanı: Ahmet Hulusi KÖYMEN

Bayındırlık Bakanı: Kemal ZEYTİNOĞLU

T. C. 20 ve 2. Adnan MENDERES Hükumeti, (9 Mart 1951-17 Mayıs 1954)

İkinci Menderes Hükumetinin 19 Bakanlığının 16 Bakanı Masondur.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı: Samet AĞAOĞLU

Devlet Bakanı: Refik Şevket İNCE

Devlet Bakanı: Hüseyin Celal YARDIMCI

Devlet Bakanı: Emin KALAFAT

Milli Savunma Bakanı: Ahmet Hulusi KÖYMEN

Gümrük ve Tekel Bakanı: İbrahim Sıtkı YIRCALI

Adalet Bakanı: Ruknettin NASUHİOĞLU

İçişleri Bakanı: Halil İbrahim ÖZYÖRÜK

Gümrük ve Tekel Bakanı: Nuri ÖZHAN

Ekonomi ve Ticaret Bakanı: Mehmet Muhlis ETE

Çalışma Bakanı: Hayrettin ERKMEN

Bayındırlık Bakanı: Kemal ZEYTİNOĞLU

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Ekrem Hayri ÜSTÜNDAĞ

Tarım Bakanı: Nedim ÖKMEN

Ulaştırma Bakanı: Yümnü ÜRESİN

T. C. 21 ve 3. Adnan MENDERES Hükumeti, (17 Mayıs 1954-9 Aralık 1955)

Üçüncü Menderes Hükumetinin 16 Bakanlığının 12 Bakanı Masondur.

MASON Bakanlar!…

Dışişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı: Fatin Rüştü ZORLU

Devlet Bakanı: Mükerrem SAROL

Adalet Bakanı: Ruknettin NASUHİOĞLU

Ekonomi ve Ticaret Bakanı: İbrahim Sıtkı YIRCALI

Milli Savunma Bakanı: Hüseyin Celal YARDIMCI

Bayındırlık Bakanı: Kemal ZEYTİNOĞLU

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Behçet UZ

Gümrük ve Tekel Bakanı: Emin KALAFAT

Ulaştırma Bakanı: Muammer ÇAVUŞOĞLU

Tarım Bakanı: Nedim ÖKMEN

Çalışma Bakanı: Hayrettin ERKMEN

İşletmeler Bakanı: Samet AĞAOĞLU

T. C. 22. ve 4. Adnan MENDERES Hükumeti, (9 Aralık 1955 – 25 Aralık 1957)

Dördüncü Menderes Hükumetinin 17 Bakanlığının 11 Bakanı Masondur.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı: Fatin Rüştü ZORLU

Devlet Bakanı: Hüseyin Celal YARDIMCI

Devlet Bakanı: Emin KALAFAT

Dışişleri Bakanı: Hadi HÜSMAN

İçişleri Bakanı: Prof. Dr. Hüseyin Avni GÖKTÜRK

Maliye Bakanı: Nedim ÖKMEN

İktisat ve Ticaret Bakanı: Zeyyat MANDALİNCİ

Bayındırlık Bakanı: Muammer ÇAVUŞOĞLU

Sanayi Bakanı: Samet AĞAOĞLU

Çalışma Bakanı: Mehmet Mümtaz TARHAN

İşletmeler Bakanı: Samet AĞAOĞLU

T. C. 23. ve 5. Adnan MENDERES Hükumeti, (25 Kasım – 27 Mayıs 1960)

Beşinci Menderes Hükumetinin 19 Bakanlığının 13 Bakanı Masondu.

MASON Bakanlar!…

Dışişleri Bakanı, Başbakan Yardımcısı: Medeni BERK

Devlet Bakanı: Samet AĞAOĞLU

Devlet Bakanı: Yusuf İzzet AKÇAL

Devlet Bakanı: Ahmet Haluk ŞAMAN

Devlet Bakanı: Emin KALAFAT

Dışişleri Bakanı: Fatin Rüştü ZORLU

Adalet Bakanı: Hüseyin Celal YARDIMCI

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Dr. Lütfi KIRDAR

İmar ve İskan Bakanı: Hayrettin ERKMEN

Sanayi Bakanı: İbrahim Sıtkı YIRCALI

Gümrük ve Tekel Bakanı: Hadi HÜSMAN

Basın Yayın ve Turizm Bakanı: Ali Server SOMUNCUOĞLU

Tarım Bakanı: Nedim ÖKMEN

T. C. 24. Cemal GÜRSEL Hükumeti, (30 Mayıs 1960 – 5 Ocak 1961)

27 Mayıs 1960 de Askeri ihtilal oldu.

*İhtilal yapan askerler, başlarında Orgeneral Cemal GÜRSEL’in bulunduğu 38 kişilik bir örgütle (Milli Birlik Komitesi-MBK) idareyi ele aldı.

27 Mayıs İhtilalcıların kurduğu hükümette toplam 22 Bakanlıktan 16 Bakanı masondu.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı: Orgeneral Emin Fahrettin ÖZDİLEK

Devlet Bakanı: Ali Nasır ZEYTİNOĞLU

Devlet Bakanı: Dr. Osman Şefik İNAN

Devlet Bakanı: Selim Rauf SARPER

Milli Savunma Bakanı: Orgeneral Emin Fahrettin ÖZDİLEK

Maliye Bakanı: Ekrem ALİCAN

Adalet Bakanı: Prof. Dr. Hüseyin Avni GÖKTÜRK

Maliye Bakanı: Mustafa Kemal KURDAŞ

Gümrük ve Tekel Bakanı: Fethi AŞKIN

Bayındırlık Bakanı: Daniş KOPER- Prof. Dr. Ali Mukbil GÖKDOĞAN

Ticaret Bakanı: Cihat İREN

Çalışma Bakanı: Mehmet BAYDUR

Sanayi Bakanı: Muhtar ULUER

Sanayi Bakanı: Şahap KOCATOPÇU

Basın Yayın ve Turizm Bakanı: Zühtü TARHAN

T. C. 25. ve 2. Cemal GÜRSEL Hükumeti, (5 Ocak 1961 – 20 Kasım 1961)

İkinci Cemal GÜRSEL Hükumetinin 21 Bakanlığının 13 Bakanı Masondu.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Orgeneral Emin Fahrettin ÖZDİLEK

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Prof. Dr. Turhan FEYZİOĞLU

Devlet Bakanı: Ali Nasır ZEYTİNOĞLU

Dışişleri Bakanı: Selim Rauf SARPER

Maliye Bakanı: Mustafa Kemal KURDAŞ

Adalet Bakanı: Ekrem TÜZEMEN

Gümrük ve Tekel Bakanı: Fethi AŞKIN

Adalet Bakanı: Dr. Kemal TÜRKOĞLU

Sanayi Bakanı: Şahap KOCATOPÇU

İmar ve İskan Bakanı: Mehmet Orhan MERSİNLİ

Ticaret Bakanı: Mehmet BAYDUR

Bayındırlık Bakanı: Ali Mukbil KURUTLUOĞLU

Ulaştırma Bakanı: Mehmet Orhan MERSİNLİ

T. C. 26. ve 8. İNÖNÜ CHP-AP Karma Hükumeti, (20 Kasım 1961 – 25 Haziran 1962)

Sekizinci İNÖNÜ CHP-AP Karma Hükumetinin 18 Bakanlığının 10 Bakanı Masondu.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Ali Akif EYİDOĞAN (AP)

Devlet Bakanı: Nemci ÖKTEN (AP)

Devlet Bakanı: Prof. Dr. Turhan FEYZİOĞLU (CHP)

Dışişleri Bakanı: Feridun Cemal ERKİN (TBMM dışından)

İçişleri Bakanı: Ahmet TOPALOĞLU (AP)

Dışişleri Bakanı: Selim Rauf SARPER (CHP)

Maliye Bakanı: Dr. Osman Şefik İNAN (CHP)

Milli Eğitim Bakanı: Mehmet Hilmi İNCESULU (CHP)

İmar ve İskân Bakanı: Mehmet Muhittin GÜVEN (AP)

Ticaret Bakanı: İhsan GÜRSAN (AP)

CHP: Cumhuriyet Halk Partisi

AP: Adalet Partisi

T. C. 27. ve 9. İNÖNÜ, CHP-YTP-CKMP Bağımsızlar Karma Hükumeti, ( 25 Haziran 1962 -25 Aralık 1963)

Dokuzuncu İNÖNÜ CHP-YTP-CKMP Karma Hükumetinin 24 Bakanlığının 10 Bakanı Masondu.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Prof. Dr. Turhan FEYZİOĞLU (CHP)

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Ekrem ALİCAN (YTP)

Devlet Bakanı: Vefik PİRİNÇÇİOĞLU (CHP)

Devlet Bakanı: Ali Şakir AĞAOĞLU (CHP)

Dışişleri Bakanı: Feridun Cemal ERKİN (TBMM dışından)

Maliye Bakanı: Ferit MELEN (TBMM dışından)

İmar ve İskan Bakanı: Ord. Prof.Dr. Fahrettin Kerim GÖKAY (YTP)

Gümrük ve Tekel Bakanı: Orhan ÖZTRAK (CHP)

Ticaret Bakanı: Mehmet Muhlis ETE (CHP)

Basın Yayın ve Turizm Bakanı: Celal Tevfik KARASAPAN (CKMP)

CHP: Cumhuriyet Halk Partisi

YTP: Yeni Türkiye Partisi

CKMP: Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi

T. C. 28. ve 10. İNÖNÜ Bağımsızların Desteklediği Azınlık Hükumeti, (25 Aralık 1963 – 20 Şubat 1965)

Onuncu İNÖNÜ ve Bağımsızların desteklediği Azınlık Hükumetinin 20 Bakanlığının 7 Bakanı Masondu.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Kemal SATIR

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Vefik PİRİNÇÇİOĞLU

Devlet Bakanı: Feridun Cemal ERKİN

İçişleri Bakanı: Orhan ÖZTRAK

Maliye Bakanı: Ferit MELEN

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Dr. Kemal DEMİR

Ulaştırma Bakanı: Abdurrahman Ferit ALPİSKENDER

T. C. 29. Ürgüp Karma AP, YTP, CKMP, MP ve Bağımsızlar Hükumeti, (20 Şubat 1965 – 27 Ekim 1965)

ÜRGÜPLÜ Karma Hükumetinin 18 Bakanlığının 10 Bakanı Masondu.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Suat Hayri ÜRGÜPLÜ

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Süleyman DEMİREL (AP)

Dışişleri Bakanı: Hasan Esat IŞIK (TBMM Dışından)

Maliye Bakanı: İhsan GÜRSAN (AP)

Gümrük ve Tekel Bakanı: Ahmet TOPALOĞLU (AP)

Çalışma Bakanı: İhsan Sabri ÇAĞLAYANGİL (AP)

Tarım Bakanı: Turhan KAPANLI (YTP)

Bayındırlık Bakanı: Orhan ALP (TBMM dışından)

AP: Adalet Partisi

YTP: Yeni Türkiye Partisi

CKMP: Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi

MP: Millet Partisi

T. C. 30. Süleyman DEMİREL Hükumeti, (27 Ekim 1965 – 3 Kasım 1969)

DEMİREL Hükumetinin 20 Bakanlığının 13 Bakanı Masondu.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Süleyman DEMİREL

Dışişleri Bakanı: Mehmet Kamil OCAK

Dışişleri Bakanı: İhsan Sabri ÇAĞLAYANGİL

Milli Savunma Bakanı: Ahmet TOPALOĞLU

Maliye Bakanı: İhsan GÜRSAN

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı: İbrahim DERİNER

Bayındırlık Bakanı: Orhan ALP

Ulaştırma Bakanı: Sadettin BİLGİÇ

Tarım Bakanı: Ali Mesut EREZ

Köy İşleri Bakanı: Mehmet Selahattin KILIÇ

Turizm ve Tanıtma Bakanı: Nihat KÜRŞAD

Çalışma Bakanı: Turgut TOKER

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Vedat Ali ÖZKAN

Ticaret Bakanı: Ahmet TÜRKEL

T. C. 31. ve 2. Süleyman DEMİREL Hükumeti, (3 Kasım 1969 – 6 Mart 1970)

İkinci DEMİREL Hükumetinin 21 Bakanlığının 11 Bakanı Masondu.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Süleyman DEMİREL

Dışişleri Bakanı: İhsan Sabri ÇAĞLAYANGİL

Maliye Bakanı: Ali Mesut EREZ

Gençlik ve Spor Bakanı: İsmet SEZGİN

Milli Savunma Bakanı: Ahmet TOPALOĞLU

Bayındırlık Bakanı: Turgut Yaşar GÜLEZ

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Vedat Ali ÖZKAN

Köy İşleri Bakanı: Turhan KAPANLI

Ticaret Bakanı: Ahmet DALLI

Sanayi Bakanı: Mehmet Selahattin KILIÇ

Turizm ve Tanıtma Bakanı: Necmettin CEVHERİ

Orman Bakanı: Hüseyin ÖZALP

T. C. 32. ve 3. Süleyman DEMİREL Hükumeti, (6 Mart 1970 – 26 Mart 1971)

Üçüncü DEMİREL Hükumetinin 21 Bakanlığının 11 Bakanı Masondu.

* Bu hükümet, 10 Ağustos 1970 tarihinde Türk parasının değerini yüzde 66,6 oranında düşürdü

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Süleyman DEMİREL

Dışişleri Bakanı: İhsan Sabri ÇAĞLAYANGİL

Maliye Bakanı: Ali Mesut EREZ

Gençlik ve Spor Bakanı: İsmet SEZGİN

Milli Savunma Bakanı: Ahmet TOPALOĞLU

Köy İşleri Bakanı: Turhan KAPANLI

Sanayi Bakanı: Mehmet Selahattin KILIÇ

Turizm ve Tanıtma Bakanı: Necmettin CEVHERİ

Orman Bakanı: Hüseyin ÖZALP

Bayındırlık Bakanı: Turgut Yaşar GÜLEZ

İçişleri Bakanı: Haldun MENTEŞOĞLU

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Vedat Ali ÖZKAN

T. C. 33. Nihat ERİM Hükumeti, (26 Mart 1971 – 11 Aralık 1971)

ERİM Hükümetinin 24 Bakanlığının 3 Bakanı Masondu.

* 15 bakan Meclis dışındandı.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Ali Mesut EREZ

Milli Savunma Bakanı: Ferit MELEN

Kültür Bakanı: Prof. Dr. Talat HALMAN

T. C. 34. ve 2. Nihat ERİM Hükumeti, (11 Aralık 1971 – 22 Mayıs 1972)

İkinci ERİM Hükumetinin 23 Bakanlığının 3 Bakanı Masondu.

* Deniz GEZMİŞ, Yusuf ASLAN ve Hüseyin İNAN, her biri bir suç olan şu eylemleri yapmışlardı:

Adam kaçırma ve alıkoyma, banka soygunu, güvenlik güçlerine karşı silah kullanma ve otomobil çalma.

Oysa 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesinde şu suçtan yargılandılar:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin tamamını veya bir kısmını ortadan kaldırmaya ve bu kanunla bulunan Büyük Millet Meclisi’ni kapatmaya veya görevini yapmasını yasaklamaya zorla girişmek ve sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde baskı kurmasını sağlama girişiminde bulunmak.”

Bunun cezası İDAM’dı.

24 Nisan 1972 günü TBMM den onaylandı.

5 Mayıs 1972 günü yürürlüğe girdi.

6 Mayıs 1972 yünü infaz gerçekleşti.

Nihat ERİM, 19 Temmuz 1980 günü öldürüldü.

 MASON Bakanlar!…

Milli savunma Bakanı: Ferit MELEN

Ticaret Bakanı: Mehmet Naim TALU

Sanayi ve Teknoloji Bakanı: Ali Mesut EREZ

T. C. 35. Ferit MELEN Hükumeti, (22 Mayıs 1973 – 15 Nisan 1973)

MELEN Hükumetinin 24 Bakanlığının 4 Bakanı Masondu.

MASON Bakanlar!...

Başbakan: Ferit MELEN

İmar ve İskan Bakanı: Turgut TOKER

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Ali Mesut EREZ

Ticaret Bakanı: Mehmet Naim TALU

T. C. 36. Naim TALU Hükumeti   

15 Nisan 1973 – 26 Ocak 1974

TALU Hükümetinin 23 Bakanlığının 4 Bakanı Masondu.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Naim TALU

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Kemal SATIR

Sanayi ve Teknoloji Bakanı: Nuri Kemal BAYAR

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı: Dr. Kemal DEMİR

Ticaret Bakanı: Ahmet TÜRKEL

T. C. 37. Bülent ECEVİT Hükumeti, (26 Ocak 1974 – 17 Kasım 1974)

ECEVİT, CHP-MSP Karma Hükumetinin 24 Bakanlığının 2 Bakanı Masondu.

* Bülent ECEVİT, ABD’ye ilk kez altı aylık USIS( United States Information Service ) bursuyla gitmiştir.

ABD’ye davet edilen ilk Türk gazetecisidir.

Ecevit’in “Komünizme karşı sadece askeri silahlanmaya değil, manevi silahlanmaya ihtiyaç vardır” önerisi ABD tarafından dikkat çekilmiş ve ödüllendirilmiştir. Küresel Çete’nin Sezar’ı Rockefeller’in verdiği bursla 1957 yılında ikinci kez ABD’ye gider.

MASON Bakanlar!…

Dışişleri Bakanı: Turan GÜNEŞ

Milli savunma Bakanı: Hasan Esat IŞIK

T. C. 38. Sadi IRMAK Hükumeti, (17 Kasım 1974 – 31 Mart 1975)

IRMAK Hükumetinin 23 Bakanlığının 1 Bakanı Masondu.

* 29 Kasım 1974 tarihinde yapılan oylamada TBMM’den güvenoyu alamadı, ancak görevi 31 Mart 1975 tarihine kadar sürdürdü.

MASON Bakanlar!…

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Dr. Kemal DEMİR (CGP)

CGP: Cumhuriyetçi Güven Partisi

T. C. 39. ve 4.DEMİREL,1. Milliyetçi Cephe AP-MSP-MHP-CGP Karma Hükumeti, (31 Mart 1975 -21 Haziran 1977)

DEMİREL ve 1. Milliyetçi Cephe hükümetinin 30 Bakanlığının 8 Bakanı masondu.

* 7 Ocak 1997 günü Kanal 7 televizyon kanalında, başta masonlar olmak üzere tüm izleyenleri sarsan bir program yayınladı.

İki mason locasına gizli kameralarla girilip çekimler yapılmıştı.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Süleyman DEMİREL

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Prof. Dr. Turhan FEVZİOĞLU (CGP)

Gümrük ve Tekel Bakanı: Orhan ÖZTRAK (CGP)

Milli savunma Bakanı: Ferit MELEN (CGP)

Dışişleri Bakanı: İhsan Sabri ÇAĞLAYANGİL (AP)

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Dr. Kemal DEMİR (CGP)

Köy işleri ve Kooperatifler Bakanı: Vefa POYRAZ (AP)

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı:: Mehmet Selahattin KILIÇ (AP)

Orman Bakanı: Turhan KAPANLI (AP)

AP: Adalet Partisi

MSP: Milli Selamet Partisi

CGP: Cumhuriyetçi Güven Partisi

MHP: Milliyetçi Hareket Partisi

T. C. 40. ve 2. Bülent ECEVİT Hükumeti, (21 Haziran 1977 – 21 Temmuz 1977)

İkinci ECEVİT Hükumetinin 25 Bakanlığının 2 Bakanı Masondu.

* 2 Ecevit Azınlık Hükumeti TBMM’de yapılan oylamada güvenoyu alamadı ve sadece bir ay iktidarda kalabildi.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Prof Dr. Turan GÜNEŞ

Milli savunma Bakanı: Hasan Esat IŞIK

T. C. 41. ve 5. Süleyman DEMİREL 2. Milliyetçi Cephe AP-MSP-MHP Hükumeti, (21 Temmuz 1977 – 5 Ocak 1978)

İkinci Milliyetçi Karma Cephe Hükumetinin 27 Bakanlığının 6 Bakanı masondu.

* Süleyman DEMİREL’in 2. Milliyetçi Cephe Hükumeti döneminde, Harp Okullarının sınıf kitaplıklarından Atatürk’ün “Söylev”i kaldırıldı.

Bu dönemin Harp Okulu öğrencileri “Söylev”in kitaplıklardan kaldırılmasına karşı çıkarlar, kitapların yeniden yerlerine konulmasını talep ederler.

Talepleri reddedilir.

MASON Bakanlar!…                  

Başbakan: Süleyman DEMİREL

Adalet Bakanı: Necmettin CEVHERİ (AP)

Milli savunma Bakanı: Sadettin BİLGİÇ (AP)

Dış işleri Bakanı: İhsan Sabri ÇAĞLAYANGİL (AP)

Bayındırlık Bakanı: Mehmet Selahattin KILIÇ (AP)

Sosyal Güvenlik Bakanı: Turhan KAPANLI (AP)

Ticaret Bakanı: Agah Oktay GÜNER (MHP)

T. C. 42. ve 3. Bülent ECEVİT Hükumeti, (5 Ocak 1978 -12 KASIM 1979)

Üçüncü ECEVİT Hükumetinin 29 Bakanlığının 6 Bakanı masondu.

* Gensoru verilerek düşürülen Demirel’in 2. Milliyetçi Cephe Hükümetinde bağımsız 10 bakana, İstanbul Florya’daki Güneş Motel’de bakanlık koltuğu sözü verilerek kurulan bu hükümete bu nedenle “Güneş Motel Hükümeti” adı takıldı.

Bülent Ecevit koltuk rüşveti vererek kurduğu hükümetinde 6 mason da bakanlık vermiştir.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Hikmet Çetin

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Prof. Dr. Turhan FEVZİOĞLU

Devlet Bakanı: Hasan KORKUT

Milli savunma Bakanı: Hasan Esat IŞIK

Sanayi ve Teknoloji Bakanı: Orhan ALP

Ticaret Bakanı: Teoman KÖPRÜLÜLER

Turizm ve Tanıtma Bakanı: Alev COŞKUN

T. C. 43. ve 6. Süleyman DEMİREL Hükumeti, (12 Kasım 1979 – 12 Eylül 1980)

Altıncı DEMİREL Hükumetinin 28 Bakanlığının 9 Bakanı masondu.

* Demirel’in İstanbul Teknik Üniversite’den arkadaşı Turgut Özal’ı, 3 Aralık 1979 günü Başbakanlık Müsteşarı ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşar Yardımcılığına atayarak Türkiye’nin ekonomisini teslim etmiştir.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Süleyman DEMİREL

Devlet Bakanı: Orhan EREN

Adalet Bakanı: Ömer UCUZAL

Dışişleri Bakanı: Hayrettin ERKMEN

Maliye Bakanı: İsmet SEZGİN

Bayındırlık Bakanı: Mehmet Selahattin KILIÇ

İmar ve İskan Bakanı: Turgut TOKER

Ulaştırma Bakanı: Hüseyin ÖZALP

Sosyal Güvenlik Bakanı: Sümer ORAL

Sanayi ve Teknoloji Bakanı: Nuri Kemal BAYAR

T. C. 44. Bülent ULUSU Hükumeti, (12 Eylül 1980 – 13 Aralık 1983)

ULUSU Hükumetinin 27 Bakanlığının 6 Bakanı masondu.

* 12 Eylül Askeri Darbesi ile Türk Silahlı Kuvvetleri ülke yönetimine el koydu.

Tüm yasma ve yürütme yetkilerini kullanmak üzere şu beş komutandan oluşan cuntaya “Milli Güvenlik Konseyi” adı verildi.

Denek Kurmay Başkanı Orgeneral: Kenan EVREN

Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral: Nurettin ERSİN

Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral: Tahsin ŞAHİNKAYA

Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral: Nejat TÜMER

Jandarma Genel Komutanı Orgeneral: Sedat CELASUN

* Milli Güvenlik Konseyinin varlığı 7 Aralık 1983 tarihinde sona erdi.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Bülent ULUSU

Adalet Bakanı: Ali BOZER

Dış işleri Bakanı: İlter TÜRKMEN

Maliye Bakanı: Adnan Başer KAFAOĞLU

Ticaret Bakanı: Hurşit Kemal CANTÜRK

Ulaştırma Bakanı: Nemci AYANOĞLU

Sanayi ve Teknoloji Bakanı: Şahap KOCATOPÇU

T. C. 45. Turgut ÖZAL Hükumeti, (13 Aralık 1983 – 21 Aralık 1987)

ÖZAL Hükumetinin 22 Bakanlığının 4 Bakanı masondu.

* Turgut Özal, bir gece yanına aldığı DPT(Devlet Planlama Teşkilatı) memuru Muammer Dolmacı ile beraber,  ikinci Beş Yıllık Kalkınma Planının 81. sayfasını dipten keser yerine yeniden yazılmış bölümü ekler. Kestiği sayfadaki şu karar ye almaktaydı.

“İmam Hatip Okulları dahil teknik ve meslek okullarından mezun olanlara Yüksek Öğrenim olanağı tanınmış ve fakat yüksek öğrenime ancak kendi alanlarında devam etmeleri koşulu getirilmiştir.”

Bu tümcenin içerisindeki “dahil” sözcüğünü kesip atmış yerine “hariç” sözcüğünü koymuştur.

Turgut Özal, İmam Hatip Okulları mezunlarına, yüksek öğretimde istedikleri alanlarda öğrenim yolunu açabilmek için sahtekarlık yapmayı göze almıştır.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı: Ali BOZER

İçişleri Bakanı: Ali TANRIYAR

Maliye Bakanı: Vural ARIKAN

Kültür ve Turizm Bakanı: Mesut YILMAZ

T. C. 46. ve 2. Turgut ÖZAL Hükumeti, (21 Aralık 1987 – 9 Kasım 1989)

İkinci ÖZAL Hükumetinin 29 Bakanlığının 5 Bakanı masondu.

* Özal Hükumetleri döneminde, 1983-1991 sürecinde Türkiye’de 256 özel sektör firması “hayali ihracat” adı altında bugünkü kurlara göre, Türk Halkının 500 milyon dolarını çaldılar.

Memur ve işçilerin maaşlarında vergi olarak kesilen paralar bu 256 hayali ihracatçıların cebine gitmiş, bunun hesabını soran kimse çıkmamıştır.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Ali BOZER

Devlet Bakanı: Adnan KAHVECİ

Dışişleri Bakanı: Mesut YILMAZ

Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı: Bülent AKARCALI

Ulaştırma Bakanı: Cengiz TUNCER

T. C. 47. Yıldırım AKBULUT Hükumeti, (9 Kasım 1989 – 23 Haziran 1991)

AKBULUT Hükumetinin 30 Bakanlığının 4 Bakanı masondu.

* 17 Kasım 1990 günü Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan; “Türkiye’yi seçilmiş kişiler değil, başka kişiler yönetiyor” demişti.

Ancak bu kişilerin kimler olduğunu açıklamadı, açıklayamadı.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Ali BOZER

Dış işleri Bakanı: Mesut YILMAZ

Maliye ve Gümrük Bakanı: Adnan KAHVECİ

Ulaştırma Bakanı Cengiz TUNCER

T. C. 48. Mesut YILMAZ Hükumeti, (23 Haziran 1991 -20 Kasım 1991)

YILMAZ Hükumetinin 30 Bakanlığının 3 Bakanı masondu.

* Mesut Yılmaz’ın 1988 yılında Ankara, Çankaya Mason Locası’na kaydolduğu, Mustafa Akgün’ün’ Yahudi’nin Tahta Kılıcı ‘ adlı yapıtının üçüncü baskısında yer almıştır.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Mesut YILMAZ

Devlet Bakanı: Cengiz TUNCER

Maliye ve Gümrük Bakanı: Adnan KAHVECİ

Turizm Bakanı: Bülent AKARCALI

T. C. 49. ve 7. Süleyman DEMİREL DYP – SHP Karma Hükumeti, (20 Kasım 1991 – 25 Haziran 1993)

Yedinci Demirel Karma Hükumetinin 31 Bakanlığının 8 Bakanı masondu.

* Terör örgütü PKK‘nın temsilcileri Halkın Emek Partisi (HEP) adlı bir partide bir araya gelmişlerdi. Tek başlarına seçime girselerdi, yüzde 10 barajını aşmaları mümkün değildi.

Onların yardımına SHP(Sosyal demokrat Halkçı Parti) koştu

Genel Başkanlığını İsmet İnönü’nün oğlu Prof. Dr Erdal İnönü’nün yaptığı SHP; terör örgütü PKK’nın temsilcilerini kendi seçim listelerine koyarak meclise taşıdı.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Süleyman DEMİREL

Devlet Bakanı: Tansu ÇİLLER (DYP)

Dışişleri Bakanı: Hikmet ÇETİN (SHP)

İçişleri Bakanı. İsmet ZEZGİN (DYP)

Maliye ve Gümrük Bakanı: Sümer ORAL (DYP)

Milli Savunma Bakanı: Nevzat AYAZ (DYP)

Sağlık Bakanı: Yıldırım AKTUNA  (DYP)

Tarım ve Köy işleri Bakanı: Necmettin CEVHERİ (DYP)

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı: Mehmet MOĞOLTAY (SHP)

DYP. Doğru Yol Partisi

SHP: Sosyaldemokrat Halkçı Parti

T. C. 50 Tansu ÇİLLER DYP-SHP-CHP Karma Hükumeti, (25 Haziran 1003 – 5 Ekim 1995)

Çiller Karma  Hükumetinin 50 Bakanlığının 7 Bakanı masondu.

* Böylesine kalabalık bir bakanlar kurulu, devletin ve ülkenin ihtiyaçlarından kaynaklanmamış, üç siyasi partiye bakanlık koltukları yaratılarak, oluşan Karma Hükumetteki kişilerin siyasi çıkarları göz önünde tutulmuştur.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Tansu ÇİLLER

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Hikmet ÇETİN (CHP)

Devlet Bakanı: Necmettin CEVHERİ (DYP)

Devlet Bakanı: Yıldırım AKTUNA (DYP)

Milli Savunma Bakanı: Nevzat AYAZ (DYP)

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı: Mehmet MOĞOLTAY (SHP)

Kültür Bakanı: İsmail CEM (CHP)

Kültür Bakanı: Ercan KARATAŞ (CHP)

T. C. 51 ve 2. Tansu ÇİLLER Hükumeti, (5 Ekim 1995 -30 Ekim 1995)

İkinci Çiller Hükumetinin 29 Bakanlığının 3 Bakanı masondu.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Tansu ÇİLLER

Devlet Bakanı: Necmettin CEVHERİ

Dışişleri Bakanı: Ali Coşkun KIRCA

Milli Eğitim Bakanı: Turhan TAYAN

T. C. 52 ve 3. Tansu ÇİLLER DYP – CHP Karma Hükumeti, (30 Ekim 1995 -6 Mart 1996)

Üçüncü Çiller Karma Hükumetinin 31 Bakanlığının 4 Bakanı masondu.

* Bu hükmet döneminde, 23 Şubat 1996 tarihi Türk Dış Politikasında bir dönüm noktası oldu. Bu tarihte Türkiye ile İsrail arasında “ Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması” imzalandı. Bu anlaşma Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) tartışılmamış, oylanmamış ve onaylanmamıştır.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Tansu ÇİLLER

Dışişleri Bakanı: Ali Coşkun KIRCA (DYP)

Devlet Bakanı: Ali DİNÇER (CHP)

Devlet Bakanı: Necmettin CEVHERİ (DYP)

Milli Eğitim Bakanı: Turhan TAYAN (DYP)

DYP. Doğru Yol Partisi

CHP: Cumhuriyet Halk Partisi

T. C. 53 ve 2. Mesut YILMAZ ANAP-DYP Karma Hükumeti, (6 Mart 1996 – 28 Haziran 1996)

İkinci Yılmaz Karma Hükumetinin 32 Bakanlığının 5 Bakanı masondu.

* Korkut Özal; “ Ülkeyi ordu, mafya, diş güçler yönetiyor” demişti. Korkut Özal dış güçlerinin kim olduğunu açıklamıyor, açıklayamıyordu.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Mesut YILMAZ

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Nahit MENTEŞE (DYP)

Dışişleri Bakanı: Emre GÖNENSAY (DYP)

Milli Eğitim Bakanı: Turhan TAYAN (DYP)

Sanayi ve Ticaret Bakanı: Enis Yalım EREZ (DYP)

Kültür Bakanı: Agâh Oktay GÜNER (ANAP)

DYP. Doğru Yol Partisi

ANAP: Ana Vatan Partisi

T. C. 54. Necmettin ERBAKAN RP-DYP Karma Hükumeti, (28 Haziran 1996 – 30 Haziran 1997)

Erbakan, Refah yol Karma Hükumetinin 37 Bakanlığının 5 Bakanı masondu.

* İktidarda olduğu 11 ay içerisinde Refah Partisi, yüksek komutanlarla sayısız kez karşı karşıya gelir Özel Kuvvetler Komutanı Fevzi Türkeri, Refah Partisi karşıtlığının boyutunu, sözünü hiç sakınmadan şöyle ifade eder: “Gerekirse silahlı olarak savaşacağız”

Yüksek komutanlar ve RP yönetimindeki hükümet arasındaki uyuşmazlığın ana nedendi İsrail’e olan yakınlaşmasıdır.

İsrail’e yakın ilişki kurma politikasının mimarı ve arkasındaki itici güç, yüksek komutanlardır.

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Tansu ÇİLLER (DYP)

Dışişleri Bakanı: Tansu ÇİLLER (DYP)

Sağlık Bakanı: Yıldırım AKTUNA (DYP)

Sanayi ve Ticaret Bakanı: Enis Yalım EREZ (DYP)

Turizm Bakanı: Bahattin YÜCEL (DYP)

T. C. 55. ve 3. Mesut YILMAZ Anasol-D Hükumeti, (30 Haziran 1997 – 11 Ocak 1999)

Üçüncü Yılmaz Karma Hükumetinin 38 Bakanlığının 8 Bakanı masondu.

* Mason Başbakan Mesut Yılmaz, 20 Ekim 1998 günü şunları söylemiştir. “Türkiye ‘ mafya cumhuriyetine’ dönüşmüş. Bu olayların içinde siyasiler, devlet görevlileri ve mafya vardır. Çete,  mafya, devlet bağlantıları konusunda önemli ipuçları yakaladık.”

Mesut Yılmaz, yakaladığı ipuçlarıyla ne tür bir sonuca vardığını hiçbir zaman açıklamamış, açıklayamamıştır.

MASON Bakanlar!…

Başbakan: Mesut YILMAZ

Başbakan Yardımcısı: İsmet SEZGİN (DTP)

Devlet Bakanı: Hasan Hüsamettin ÖZKAN

Devlet Bakanı: Yıldırım AKTUNA (DTP)

Devlet Bakanı: Prof. Dr. Şükrü Sina GÜREL (DSP)

Milli Savunma Bakanı: İsmet SEZGİN (DTP)

Dışişleri Bakanı: İsmail CEM (DSP)

Sanayi ve Ticaret Bakanı: Enis Yalım EREZ (DYP)

Kültür Bakanı: Mustafa İstemihan TALAY (DSP)

T. C. 56. ve 4. Bülent ECEVİT Hükumeti, (11 Ocak 1999 – 28 Mayıs 1999)

Dördüncü Ecevit Hükumetinin 24 Bakanlığının 4 Bakanı masondu.

* 24 Şubat 1999 tarihinde, öğrenci ve öğretim elemanlarının eğitimi ve değişimi amacına hizmet eden Avrupa Birliği’nin (AB) ‘ Socrates ‘ ve ‘ Avrupa Gençliği ‘programlarına Türkiye’nin de katılımı konusunda Avrupa Parlamentosu’nda yapılan oylamada, büyük bir çoğunlukla olumlu karar alındı.

Böylece, Türk çocuklarının eğitim ve öğreniminin AB’ne teslim süreci hızlandırıldı.

AB’nin ‘Socrates’ ve ‘Erasmus’ Programlarının amacı, ulusal kimliği yok edip yerine Hıristiyan Avrupa Kimliğini  oturtmaktı.

Bu faaliyet, Atatürkçü ve hatta Kemalist olarak bilinen Halkçı Bülent Ecevit’in Başbakanlığı döneminde uygulamaya giriyordu.

* Cumhuriyet Devrimlerine en büyük darbelerden biri olan bu uygulamaya sesiz kalanlar;

Cumhuriyet Devrimlerini savunucusu olması beklenen Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD).

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yüksek Komutanları,

Türk Milletini Vekilleri,

Bürokratlar,

Aydınlar….

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Hasan Hüsamettin ÖZKAN

Devlet Bakanı: Prof. Dr. Şükrü Sina GÜREL

Dışişleri Bakanı: İsmail CEM

Kültür Bakanı: Mustafa İstemihan TALAY

T. C. 57. ve 5. Bülent ECEVİT/DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükumeti, (28 Mayıs 1999 – 18 Kasım 2002)

Beşinci Ecevit Koalisyon Hükumetinin 52 Bakanlığının 7 Bakanı masondu.

* Bülent Ecevit Başkanlığındaki bu Koalisyon hükümeti, IMF ile 18. Niyet mektubunda TEKEL’in 2003 yılına kadar özelleştireceği sözü verildi.

Oysa TEKEL, Avrupa’nın en büyük 30 Alkollü-Alkolsüz içki üreten firmasıydı.

TEKEL ürünü Yeni Rakı, dünyada en çok satılan yüksek alkollü içkiler sıralamasında 24. sırasında yer almaktaydı.

TEKEL’de 29.273 kişi çalışmaktaydı.

TEKEL, Türk Devletinin, yani Türk Halkının malıydı.

* Bu Hükümet, 29 Ocak 2000 tarihinde çıkarılan bir yasayla Türk Telekom’u KİT statüsünden çıkarıp bir Anonim Şirkete dönüştürdü.

Hükümette MHP kanadından bir tek Ulaştırma Bakanı olan Prof. Dr. Enis ÖKSÜZ, Türk Telekom’un özelleştirilmesine karşı çıktı.

Enis Öksüz geri adım atmayınca, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli tarafından görevinden azledildi

MASON Bakanlar!…

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Ahmet Mesut YILMAZ (ANAP)

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Hüsamettin ÖZKAN (DSP)

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı: Prof. Dr. Şükrü Sina GÜREL (DSP)

Devlet Bakanı: Prof. Dr. Tunca TOSKAY (MHP)

Dışişleri Bakanı: İsmail CEM (DSP)

Maliye Bakanı: Sümer ORAL (ANAP)

Kültür Bakanı: Mustafa İstemihan TALAY (DSP)

Böylece;

SIRTIMIZ DUVARA DAYANDI, GERİ GİDECEK YERİMİZ KALMADI!..

Masonlukta, Milliyetçilik yoktur!

Masonlar Milliyetçi olamazlar!..

Kaynak: Atatürkçüler Yenildi / Yılmaz DİKBAŞ (Nergiz Yayınları)

“Saygıdeğer ulusuma öğütlerim ki; Bağrında yetiştirerek başının üstüne dek çıkaracağı adamların kanundaki, vicdanındaki öz mayayı çok iyi incelemeye dikkat etmekten hiçbir zaman geri kalmasın”

Mustafa Kemal ATATÜRK

 

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑