TÜRKLERİN, YILBAŞI/ÖZGÜRLÜK GÜNÜ BAYRAMI

nevrus-turk-ergenekon-bayram

ERKİN-KÜN / ERGENEKON: Tarihin izlenebilen zamanlarından bu yana, toplumların yaşayışlarını, hareketlerini ve işlerini bir takvime bağladıkları ve düzenledikleri bilinmektedir. Bu takvimler, kimi toplumlarda Ay’ın, kimi toplumlarda Güneş’in ve kimilerinde de, Yıldızların hareketlerine göre tertip edilmiştir. Her toplum, yaşayış biçimine ve içinde yaşadığı iklim şartlarına göre; yılı, mevsimlere ve mevsimleri de aylara bölmüştür. Her bir toplum, düzenlediği takvime, kendine göre bir ölçü tutmuştur. Yılın ilk günü ve ayı, her toplum için farklıdır. Bu başlangıç, toplumların hayatında yer alan çok önemli bir tarım hadise, veya dini inanç ve eyleme bağlı olarak belirlenmiş olabileceği gibi, o toplumun iş ve hareket durumuna göre veya iş ve hareket zamanına en uygun gece / gündüz dengesine göre seçilmiş olabilir.

Avrasya ve Orta Doğu toplumlarında, yeni yılın ilk günü, kıştan çıktıktan sonra, gece ile gündüzün birbirine eşit olduğu zamanda başlar. Türk takviminde de, yılın ilk gün kutlaması bu sırada olur.

Bu metin, Hacettepe Üniversitesi, 1997 yılı Nevruz Bayramı kutlamaları töreninde yapılan açılış konuşmasından kısaltılarak alınmıştır. ‘Erkin Kün’ konusu ayrıca ele alınacağı için burada üzerinde durulmamıştır

Türklerin Yılbaşı / Özgürlük Günü Bayramı Türk takvimine göre gece/gündüz, güneş koç burcuna girdiği gün, yılın ilk günüdür. Günümüzde kullandığımız takvime göre, bazen 21 Mart, bazen 22 Marta isabet eden bugün, Türk takviminin yeni günü, yılbaşı günüdür. Bu gün, bazen, küsur saat ve saniye nedeniyle kimi yıl, bir gün ileri atar. Yeni yılın ilk günü, yılbaşı kutlamaları, yeryüzündeki bütün toplumlarda mevcuttur. En eski dönemlerden bu yana, her toplum bu günü, kültürler arası ödünçlemeler / alıntılar yapsa veya etkilere uğrasa bile, kendi töre, gelenek, inanç ve mitolojisi çerçevesinde kutlar. Bu kutlama törenleri, her bir toplum için farklı anlamlar ve kutluluk anlayışları taşır.

Başka toplumların hayatında olduğu gibi, Türk toplumunun, Türk boyla­nın hayatında da, yeni yıl kutlamaları, yılbaşı şenlikleri ve törenleri yer almıştır. Tarihi süreç içinde bu törenlerin varlığını çeşitli yazılı ve sözlü kaynaklardan öğreniyoruz.

Güneşin koç burcuna girdiği gün, Türklerin yaşayış tarzı açısından bakıldığında, çok önemlidir. Büyük hayvan sürüleri besleyen bir toplum, uzun kış boyunca, ılık vadilere sığınmış, kısılıp kalmıştır. İş hayatı durmuş, hareket alanı sınırlanmıştır. Baharın gelişi, bir bakıma, kara kışın hareket özgürlüğüne getirdiği kısıtlamalardan, baskılardan kurtuluşun müjdesidir. Karın kalkması, havaların ısınması, tabiatın uyanışı, özgürlüğün, bağımsız hareket etme yeteneğinin geri gelmesi, işin, hareketin başlamasıdır. Türkler, yaşayışlarına bağlı olarak, bu ilk günü/yılbaşını törenlerle, şenliklerle, çeşitli eğlencelerle kutlardı. Fakat Türkler, sadece kışın baskısından kurtulmuş olmaktan dolayı bu kutlamaları yapmazlardı. Bu gün, bu yılbaşı kutlamaları gününde, geçmişlerinde yer almış efsanevi tarihlerinin hatıralarını da, gelecek kuşaklara aktaracak biçimde tarihi törenler yapar, kurbanlar keser, esirgeyen, bağışlayan ve koruyan yüce Tanrı’ya şükranlarını sunarlardı. Çin kaynaklarının verdiği bilgilere göre, atalarımız Hunlar, her yılın yılbaşı günü (miladı: Mart ayının 21. veya 22. günü) kağanın otağında bütün beyler toplanarak kendi töre ve geleneklerine göre çeşitli kutlamalar ve törenler yaparlarmış.

Atalar Mağarası:

Hunlar gibi kurttan türemiş, töreleri ve gelenekleri aynı olduğu bildirilen Köktürkler, otların yeşermesini yeni yılın başlangıcı sayarmış. Köktürk kağanları, o gün, beyleriyle birlikte, her yıl, “Atalar Mağarası”nda kurban kesip, anma törenleri düzenlermiş. Türklerde “Atalar Mağarası” çok derin izler bırakmış tarihi hadiseler ile bağlıdır. Bu hadiseler de, yine, özgürlük ve bağımsızlık, yok olmaktan kurtulma, türeme ve çoğalma kavramlarıyla ilişkilidir. Türk tarihinin olayları, Türklerin inançları, mitolojisi ve yaşayış biçimi, toplum hayatını öylesine yoğurmuş ve bütünleştirmiştir ki; bu bütünlük yılbaşı kutlamalarını, yılın ilk gününü, bu durumun, geçmişten geleceğe taşıyıcı günü olarak belirlemiştir. “Atalar Mağarası”, bu tarih bilincinin yaşatılması için, bu günün, tören ve kutlama yeri olmuştur. Bu gün kutlamakta olduğumuz Türk yılbaşı bayramı, 12 hayvanlı Türk takvimine göre, Türk mitolojisine ve Türk tarihinin kaynaklarının verdiği bilgilere göre ve bütün bu bilgilerin değerlendirilmesinden vardığımız sonuca göre, bu gün, bu yılın ilk gününü kutlama törenleri, Türklerin, Erkin Kün / Özgürlük Günü Bayramı’dır. Türk toplumları, yakın zamanlara kadar bu günü farklı adlar altında kutlamakta, törenler düzenlemekte, eğlenceler tertip etmektedir. Türk toplumlarında tespit edilen yılbaşı günü adları şöyle sıralanabilir:

Yeni Kün, Yengi Kün, Yeni Yıl, Çağan, Nevnız/Navrız, Ulustıngulı küni, Ergenekon veya bana göre, ‘Erkin Kün’; yani, Özgürlük Günü … Erkin Kün … gibi. İslamiyet ile birlikte bu gün, Türk yılbaşı günü kutlamaları nevruz sözcüğü ile anılır olmuş ve Türkler, İslami kültür dairesi içinde bu günü, çeşitli işleri içine alan ve bu işlere başlangıç sayan yeni kültür ortamı ve hayatı ile uyumlu bir yılbaşı kutlamaları bayramına çevirmiştir. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet yönetimlerinde, Türk devleti, bu günü, eğlencelerin yanı sıra, mali yılbaşı olarak kutlardı. ‘Atalar Mağarası’ geleneği günümüzde de, mezar ziyaretleri ile sürmektedir. Eğlence ve şenlikler de, halkımız tarafından günümüze kadar tertip edile gelmiştir. Bugün, dünyadaki bütün Türkler, kendi yörelerinde bu bayramı kendilerine göre nevruz/yılbaşı kutlamalarını sürdürmektedirler. Türk cumhuriyetleri, bu günü, herkes için ortak çağrışım yapar bir hürriyet kazanmış bulunan ‘nevruz’ sözcüğü ile ‘Nevruz Bayramı’ adı altında kutlamaya karar vermiş ve bu durumu kültür bakanları eliyle bir bildiri düzenleyerek dünya kamuoyuna açıklamışlardır. Bu bildiri, kutlamalar ile ilgili şu açıklamayı vermektedir:

Bakanlar, dünya milletleri arasında barışın hoşgörü ve dayanışmanın geliştirilmesine katkıda bulunacak her türlü girişimin desteklenmesi gerekti. Kinin bilinci içinde; dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Türk toplumlarının ortak kültürünün ürünü olan Nevruz ‘un Türk topluluklarınca yüzyıllardır kutlanmakta olduğunu dikkate alarak; Nevruz’un insanlar arasındaki karşılıklı sevgi ve saygıyı perçinleyen, insanların birbirleriyle olan dargınlıklarını unuttukları, kardeşçe kucaklaştıkları, birlik ve beraberliğin, bir arada yaşama arzusunun kuvvetlendiği, inançların, örf ve adetlerin sergilendiği bir gelenek ve bayram olduğunu kaydederek; Nevruz ‘un çeşitli kültürel etkinliklerle aynı gün hep birlikte kutlanmasının önemini vurgulayarak; 21 Mart tarihinin aynı zamanda Birleş­miş Milletler tarafından “lrk Ayrımı ile Mücadele Günü” olarak kabul edilmiş bulunduğuna da dikkat çekerek; Türk dünyasının ortak kültürünün ürünü olan Nevruz ‘un insanlar arasındaki sevgi, dayanışma, hoşgörü ve barış ortamının evrensel boyutta geliştirilmesine katkılar sağlayacağı inancı ile; ilkbaharı müjdeleyen, birliğin, beraberliğin, barışın, bolluk ve bereketin simgesi olan Nevruz ‘un, bundan böyle Türk dünyasının ortak bir günü olarak anılması ve kutlanması kararlaştırmıştır.”

Ve bu bildiri doğrultusunda, Türk cumhuriyetleri ve Türk toplulukları, Nevruz Bayramı adıyla, tarihi Türk takvimi yılbaşısını, 1994’ ten bu yana, birlikte, aynı günde kutlamakta ve törenler yapmaktadır. Türk tarihinde, Türk takviminde, Türk mitolojisinde yeni yılın bu ilk gününe, ben “Erkin Kün” diyorum ve tarihimizin ilk zamanlarından bu yana ‘Kurtuluş Günü Bayramı’, ‘Özgürlük Günü Bayramı’ olarak kutlandığını düşünüyorum. Bana göre, Türkler için bu bayramın asıl adı “Özgürlük Günü Bayramı”dır. Bugün bu bayramı, tarihi ve kültürel nedenlerden dolayı Nevruz Bayramı diye kutlamayı sürdürüyoruz. Ben eski töreyi sürdürerek, sizlerin ‘Erkin Kün’ Bayramınızı/Özgürlük Günü Bayramınızı kutlamayı tercih ediyorum. Türkler için en doğru anlamı bence budur. Özgürlüğün, bağımsızlığın kıymetini anlatan tarihi bağlar, Türk atalarımızın macerası bu bayram törenleriyle geleceğe taşınmıştır ve taşınması da sonsuza kadar sürdürülmelidir. Bu düşünce ve duygularla, Özgürlük Günü Bayramınızı, ‘Erkin Kün’ Bayramınızı kutluyorum. Kutlu olsun! …

Prof. Dr Dursun Yıldırım

1997_04_02_Yildirim.pdf erişimi için tıklayın

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Yukarı ↑