AH BİR ATAŞ VER

 

dumlupinar denizaltısı

“Rahatça konuşabilirsiniz, türkü söyleyebilirsiniz, sigara içebilirsiniz”

BİLİR MİSİNİZ; “Ah bir Ateş ver cigaramı yakayım” türküsünü?

BİLİR MİSİNİZ; Dumlupınar Denizaltı Gemisini?

O kahreden olay 4 Nisan 1953 yılında yaşanmıştı. Çanakkale Boğazı açıklarında Nara Burnu açıklarında Türk donanmasına ait Dumlupınar denizaltısı, uzun ve yorucu bir görevden sonra donanmasıyla birlikte istirahata çekilmek üzere limana yanaşıyordu.

Hava şartları çok kötüydü, sis vardı, yağmur vardı… İstirahatı hayal eden donanma limana yaklaşırken çok büyük bir gürültüyle sarsıldılar. Denizaltı İsveç donanmasına ait bir şileple çarpışmıştı. O sırada 8 kişi güvertedeydi ve bunlardan 2’si pervaneye takılarak öldü, 1’i boğularak öldü, 5 kişi ise kurtarılabildi. Geminin içerisinde ise 81 mürettebat vardı ve sadece 22 kişi torpidoya saklanarak kurtulmayı başarmışlardı, tabi ki kendilerini bekleyen daha kötü bir sondan habersizce.

Denizaltı denizin dibini boylamıştı. Torpidodaki 22 kişi yüzeye bir şamandıra fırlatarak içerisindeki telefon kablosu aracılığıyla merkezle iletişime geçtiler.

Olayı anlatan mürettebatta merkezden cevap gelmişti

“Gerekmedikçe konuşmayın, türkü söylemeyin ve sigara içmeyin”

Kahraman askerler olacaklardan habersiz bir şekilde ülkelerinin kendilerini kurtarmalarını bekliyordu. Fakat kendileri dışındaki herkes durumu biliyordu o zamanın teknolojisiyle o askerleri oradan çıkarmanın mümkünatı yoktu.

O sırada o anda askerlere bir anons geldi

“Rahatça konuşabilirsiniz, türkü söyleyebilirsiniz, sigara içebilirsiniz”

Umutlar tükenmişti askerler artık ölümü bekliyordu. 22 kahraman askerin son sözleri

Her şey buraya kadarmış kumandan, birer cigara yakalım mı?” oldu.

Tüm ülke seferber olmuştu ama sonuç belliydi kurtulamayacaklardı. Kurtaran gemisi olaydan 12 saat sonra ancak oraya gelebilmişti. 25 saat sonra ise anca sabitlenebilmişti. O sırada şamandıra ile torpido arasındaki kablo kesildi ve iletişim koptu. Dalgıçlar 100 m. e yakın derinlikteki Dumlupınar batığına erişmeye çalışıyorlardı ama nafile. Hava çok kötüydü su altı dalgaları dalgıçları savuruyordu. Kurtaranın yanlışlıkla kestiği kablo olmayınca dalgıçların kabloyu takip etmesi de olanaksızlaşmıştı. On bir dalış yapıldı ama hiçbiri başarılı olamadı. Yine de Yılmaz Süsen adlı bir dalgıç 80 m dalmayı başarmış hedefine 11 m kalmıştı. İşte o anda basınca dayanamayıp şuurunu kaybetti. Vurgun yemenin kıyısından dönmüştü. 15 saat sonra ancak şuurunu açabildiler. Kurtarma çalışmalarına katılan Amerikalılar, dalgıç için şu cümleyi kullanmışlardı “Ölümle arasında hiçbir şey kalmamıştı”

7 Nisan’da 3 gün süren çalışmalar sonucunda Milli Savunma Bakanlığı artık kurtarma çalışmalarını durdurduğunu ve umutların kesildiğini bildirdi.

22 asker ölüme terk edilmişti. Türkiye’nin en karar günlerinden birisi 4 Nisan 1953 olarak tarihe geçti.

“Ah bir ataş ver cigaramı yakayım” türküsü hikayesini bilenler her duyduğundan gözyaşlarına bu nedenle boğulur…

 

URL: http://www.tarihiolaylar.com/tarihi-olaylar/dumlupinar-denizaltisi-ah-bir-atas-ver-turkusunun-yurek-daglayan-hikayesi-1335

 

 

Dumlupınar’a ancak 50 yıl sonra ulaşıldı…
Dumlupınar’ın 4 Nisan 1953’te batışının üzerinden tam 50 yıl geçmişti. Günlerden 18 Mart ve yıllardan 2003’tü. Nâra Burnu’nun üzerinde hummalı bir çalışma vardı. Tek amaç, çelikten tabutta yatan 81 şehide unutulmadıklarını göstermekti. Parola ise “Vatan size minnettar”dı.

Usta belgeselci Savaş Karakaş, yıllardır üzerinde çalıştığı projenin son noktasını koyma aşamasına gelmişti. Dumlupınar şehitlerine ilk ziyaret gerçekleştirilecekti. Artık teknoloji avantajı da kullanılarak 50 yıldır denizin altında kalanlara vefa borcu ödenebilecekti. Projede kullanılacak Detek Salvor Römorkörü, Detek-1 gemisi ve Katır-1 çıkarma botu Nâra Burnu’nda çalışmalara başlıyordu.

Dumlupınar’a inmek için çalışmalara 3 yıl önce başlayan ekip, 18-23 Mart arasında projenin ilk etabını hayata geçirdi. İlk etap çalışmaları, Dumlupınar’ın tam yerinin belirlenmesi ile başladı.

Ve tarihi an geldi!
Tarih 30 Mart 2003… Hazırlıklara 05.00’te başlandı. Bu sefer bir gün öncesine göre daha sakin ve problemsiz bir gün yaşanıyordu. Geceyi doktor kontrolünde geçiren Enes Ediş, sabah erkenden son kontrolden geçerek dalış iznini aldı.

Saat 09.15… Dalma vakti gelmişti… Vincin çalışmasıyla dalış asansörü ve dalgıç yavaş yavaş Nâra Burnu’nun koyu renkli akıntılı sularında dalışa başladı. Dalgıcın baş kamerasından gelen görüntüler Detek Salvor’da büyük bir heyecan içinde izleniyordu. Tüm ekibin desteği ile Enes Ediş 45 yıl sonra Yılmaz Süsen’in ardından Dumlupınar Denizaltısı’nın üzerine inmeye başladı. Edis’in amacı denizaltı battı şamandırasının yuvasına “Vatan size minnettardır” tabelasını koymaktı.

Uzun süren yolculuğun ardından 1000 watt’lık projektörler artık Dumlupınar’ın üstünü aydınlatıyordu. 50 yılın ve iki denemenin ardından artık Dumlupınar”a ulaşılmıştı. “Vatan size minnettar’ plaketi artık adresindeydi. Bu tarihi an, dalgıcın baş kamerasından dakika dakika kaydediliyordu.

Yapılan bu Dumlupınar Ekspedisyonu, Savaş Karakaş’ın uzun araştırma ve çalışmaları sonucunda, Detek Deniz Teknolojisi şirketinin ekipmanları ve ekibi ile gerçeğe dönüşmüştü.

Denizcileri, İsveç gemisi kurtardı
4 Nisan 1953’te saatler 02.05’i gösterdiğinde Naboland ile çarpışan Dumlupınar’dan sadece beş denizci hayatta kaldı. Yaşadıkları umutsuzluk, çaresizlik yüzlerinden okunuyor. Çarpışmanın etkisiyle denize düşen beş denizci, daha sonra hastanede nasıl kurtulduklarını şöyle anlatmışlardı:

Dumlupınar Komutanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu: Kaza mahallinde seyrediyorduk. Hava çok sisliydi. Aniden şiddetli bir çarpışma oldu. Ben güvertedeydim. Sadme (sarsıntı) ile birlikte kendimi denizde buldum. Denizde iki saat çırpındım, tahlisiye vasıtaları kurtardı.

Üsteğmen Hasan Yumuk: Sadme ile kendimi denizde buldum. Önce hafif bir baygınlık geçirdim ve sulara gömüldüm. Tekrar su yüzüne çıktığımda geminin ters döndüğünü gördüm. Sularla iki saat pençeleştim. İsveç gemisinin tahlisiyeleri ile kurtuldum.

Üsteğmen Kemal Ünver: Köprü üstüne çıkmıştım. Bu esnada şiddetli bir sadme ile denize düştüm. Gittikçe sulara gömülüyordum. Cankurtaran yelek ve simidi olmadığı için iki saat kadar daima yüzmek mecburiyetinde kaldım. İsveç gemisi tahlisiyesi imdadıma yetişmeseydi kurtulmama imkan yoktu.

Seyir Astsubayı Hüseyin İnkaya: Biraz hava almak için güverteye çıkmıştım. O sırada çok şiddetli bir sadme oldu ve kendimi denizin içinde buldum. İki saat yüzdükten sonra, bir cankurtaran simidine sarılıp kurtuldum.

Astsubay Başçavuş Hüseyin Akış: Nöbeti devralmak üzere yukarı çıkmıştım. İnfilakı andıran bir gürültü ve sadme arasında denize yuvarlandım. Kesilecektim ki tahlisiye yetişti.

Dumlupınar adını alan ayakta kalamadı
Ne gariptir ki bugüne kadar Türk Deniz Kuvvetleri’ne alman denizaltılardan üçünün de kaderleri aynı oldu. Farklı yıllarda, farklı modellerde, farklı tersanelerde inşa edilmiş olsalar da onları ortak kılan özellikleri kötü kaderleri ve hepsinin adının Dumlupınar olmasıydı…

İlk Dumlupınar: İtalyan yapımı denizaltı, Türk Deniz Kuvvetleri’ne 1931 yılında katıldı. Karadeniz’de yapılan tatbikattan dönerken dümeni arızalandı, Haydarpaşa’da bir gaz tankeri ile çarpıştı. Kazada can kaybı yaşanmadı ancak denizaltı 1949 yılında hizmet dışı kaldı.

İkinci Dumlupınar: 1944 yılında denize indirildikten sonra Amerikan Deniz Kuvvetleri’nde USS. Blower adıyla görev yapmıştı. Pearl Harbour’da ilk cephe görevine giderken yaşadığı kazayla ünlenmişti. 1950 yılında denizaltı filomuza katıldı ve Çanakkale-Nâra’da 81 denizcimizin mezarı oldu.

Üçüncü Dumlupınar: ABD yapımı USS Cayman denizaltısı da tıpkı diğer iki denizaltı gibi 1972 yılında hizmete Dumlupınar adıyla başladı. Filodaki dördüncü yılından sonra, 1 Eylül 1976’da Çanakkale Boğazı’nda Sovyet bandıralı Sızik Vavilov gemisiyle çarpıştı. Karaya oturan denizaltında can kaybı yaşanmadı ama havuzda bakım onarımı yapılırken çıkan yangında denizaltı ağır hasar aldı… Dumlupmar adlı adaş denizaltılarının yaşadıklarından sonra, Türk Deniz Kuvvetleri bir daha hiçbir gemisine Dumlupınar adını koymadı.

Öge DEMİRKAN |  03 Nisan 2006 Pazartesi

http://www.gazetevatan.com/dumlupinar-a-ancak-50-yil-sonra-ulasildi-74851-gundem/

Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑